ANNELER GÜNÜNE MUHABBETLE
Bedrettin KELEŞTİMUR
ANNE DER
Allah’ım, bu ne sevgi, ne hürmet
Nesiller bin bir hürmetle rahmet der
Nebiler Resulü doğuran ihlas
Anneler ihlastır, rahmettir bize
Kâinatın Efendisi, “Anne” der
ANNE…
Gül kokulu, sevgi dolu yüreğin
Yüreğinde ısınmaya geldim anne!
Gözlerinden damla damla nur akar;
Akışında, arınmaya geldim anne!
Ta uzaklarda, garip bir yolcu
Vefasız dünyalar mı bize kolcu!
Gelsin yalan umutlarıma falcı,
Yollar aşıp barınmaya geldim anne!
ANNE SESİNE
Gün uyandı, anne sesine hasret
Yarabbi, daracık dünyama nusret!
Ruhumun şefkat yıldızı da kaydı
Berat gecesi doğmuş gibi fıtrat
ANNEMİN GÖZYAŞLARI
Annemin gözyaşları, yanaklarımda pınar
Sana bir, “öf demeyi!” Cenab-ı Allah kınar
Geceler hasrettir uykuya hep kollarında;
Çocuktur gözlerinde, sevgiyle hasret
ANNEMİZE- BABAMIZA İTHAF OLUNUR
Anne sesinde en gizemli şefkat
Kolları usulca sarar merhamet
Öğretir dudakları; “gönül sabret”
Sabırla, yüce dileğe selam-et
Baba sesinde uhrevi bir beste
On üç makam dökülür, her nefeste
Sözler gül gibi açar; deste deste
Gül kokulu rayihada, “kelam-et”
ANNE
Dokuz ay taşıdın beni rahminde
Evlad sesinde, ‘şefkati’ soludun
“Anayurt” dedik vatanın adına
Vatan bize, ‘imandan bir cüz oldu’
Her güzellikte, ‘merhamet dileği’
Sevgi yüreği, ‘arz-ı zeminde’
Anne, ‘cennet bahçesine’ yol oldun!
ANNE SESİ
Anne sesinde, derin bir sükûnet
Sükût et, sevgiden gayri yol yoktur
“Anne!” sedasına ruhum emanet
Ondan gayri koklayacak gül yoktur!
Bir ömür, anne kokusuna hasret;
O hasreti anlatacak dil yoktur
ÇOCUK VE ANNE
Düşer annesi çocuğunun peşinde
Çocukla, çocuk olunurmuş meğer!
Annenin derdi, çocuğun aşında
Çocukla her gün, ‘dünya doğar’ meğer
İhtiyarla çocuk birbirine dost
Her haneye değer katarmış meğer!
ÇOCUK NE BİLİR?
Bakar çocuk; anne-baba eline
Ne aldın diye hükmeder diline
Yürek yangını, “YOK” diyen yüzlerde!
Masum ne bilir, gam düşer beline
Çocuk gönlüne girmeyi dilerim
Tebessümle gözyaşını silerim
SEVGİYE HASRET
İlk yuvam, ilk yurdum ana rahminde
İlk yolculuğum, orda cana büründü
Yaradılış rahlesinden seyreyle
“Eti kemiğe giydirmiş” göründü.
Emin bir kundakta, haşyet ve iman
Nakışlarıyla, mayası çalındı.
Perde ötesi sır, iki hecede;
Anne ve şefkat, varlığa bezendi.
İlk sözümüz ağlamak, maveradan;
Şefkat göğsünde, gönlümüz barındı.
Kevser ırmağının üstünde sırat,
Ayaklarının altına serildi.
Dilime, hukukuma, vatanıma
‘Ana...’ dendi, zirvelere yüründü.
Bu ne güzel yol, ne güzel imtihan;
Şu arza, ismi cemalin taşındı.
Bir tohuma bak, bir de kâinata;
Bir damla da, nar-ı cihan gezindi.
Aç, soru yumaklarını hayıflan!
‘yavrum’ sözü, varlığında varındı.
Sende vakar, kanatlanmış tevazu
Edep iksirinde kalpler yıkandı.
Anne! Kökü iffet, dalları sabır
Her tomur, şükür nimetiyle açıldı.
Sevgiye tarif istersen, ‘anne’ de;
Göz aktı gönle, sevgiye boyandı.