ONKOLOJİ GÜNLERİNDE ERKEN TEŞHİS VURGUSU
Kanserle mücadelede farkındalığın artırılmasının amaçlandığı 12. Uluslararası Onkoloji Günleri'nde uzmanlar ve hastalar, erken teşhisin hayat kurtardığını vurgulayarak sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemine dikkat çekti.
Genç Birikim Derneği tarafından düzenlenen 12. Uluslararası Onkoloji Günleri, 18 ülkeden yaklaşık 400 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Muş Alparslan Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve kanserle mücadelede farkındalığın artırılmasının hedeflendiği etkinlikte, erken tanının hayati önemi bir kez daha hatırlatıldı. Program kapsamında alanında uzman hekimler ve kanseri yenmiş genç hastalar, gazetemize özel açıklamalarda bulunarak hem bilimsel gelişmeleri hem de kendi deneyimlerini paylaştı.
"Prostat sanıldığından çok daha iyi seyrediyor"
Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Akdoğan, prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirterek Türkiye'de de benzer bir tabloyla karşılaşıldığını söyledi.
"Dünyada en sık görülen ikinci kanser, erkeklerde prostat kanseri. Türkiye'de de yapılan epidemiyolojik çalışmalar var. İkinci sıklıkla mesane kanserlerini görüyoruz. Üçüncü sıraya böbrek, dördüncü sıraya da testis tümörlerini koyabiliriz" diyen Akdoğan, tedavi alanında önemli gelişmeler yaşandığını vurguladı.
Akdoğan, "Prostat kanseri düşünülenden çok daha iyi seyrediyor. Elimizde yeni antiandrojen tedaviler var, kemoterapiler var. O yüzden tanı konduktan sonra çok uzunca yıllar prostat kanseri hastalarımızı takip edebiliyoruz. Aslında hepsi için ortalama evre ne kadar erkense sağ kalım o kadar iyidir. Ama böbrek ve mesanede ileri evrelerde eskiden çok zor durumdaydı. Çok yapacak bir şey yoktu. Ama yeni çıkan immünoterapi ajanlarıyla ameliyattan önce veya sonra vererek çok daha iyi sağ kalım elde ediyoruz" dedi.
Erken dönemde belirti vermeyen kanserlerin hastaları yanıltabildiğine dikkat çeken Akdoğan, küçük uyarıların bile önemsenmesi gerektiğini belirtti: "Prostat kanserleri genelde erken evrede şikayete sebep olmuyor. Normal prostat büyümesine bağlı semptomlarla geliyorlar. İleri evrede kemik ağrıları olabiliyor. Böbrek kanserleri de erken evrede çok semptomatik değildir. Evre ilerledikçe veya tümör idrar yollarının içine girerse idrarda kanama gördüğümüz bir şikayet. Mesane kanserleri mutlaka kanamaya sebep olan bir kanser. İdrarlarında kanı görüp de ağrı olmadığı için rahat edebilir. Böyle düşünmesinler. İdrarda kan olan bütün hastaların doktora başvurmasını öneririz."
"Robotik cerrahi prostat tedavisinde çığır açtı"
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Burak Argun ise, prostat kanserinde robotik cerrahinin dünyada en çok tercih edilen yöntemlerden biri haline geldiğini söyledi.
Argun, "Robotik cerrahi prostat kanseri tedavisinde bir yöntem olarak karşımıza çıkmakta. Bu yöntemin en çok başarılı olduğu alan prostat kanserinde dünyada da kabul görmüş ve en öne çıkmış tedavi yöntemidir. Leğen kemiğinin en derinlerine yerleşmiş ve çıkarılması çok zor olan prostat gibi bir organı çıkarmak için kullanıyoruz. Prostatın özellikle kanseröz ameliyatlarında kullanılmakta" dedi.
Genç yaşta kanserle mücadele edenlerden güçlü mesajlar
Gazetemize konuşan genç hastalar da erken teşhisin önemini ve tedavi sürecindeki deneyimlerini paylaştı.
Sakarya'dan katılan 24 yaşındaki Gamze Çürpanlı, 21 yaşındayken başlayan kanser yolculuğunu anlatarak şunları söyledi: "Hikayem 3 yıl önce yani 21 yaşındayken başladı. Evde film izlerken elime gelen bir kitleyle hastaneye gittim. Acilen biyopsiye alındım ve 2. evre meme kanseri olduğumu öğrendim. Kemoterapi aldım, akıllı ilaç tedavisine başladım. Şu anda hap kullanmaya devam ediyorum. Sürecim herkes gibi zorluydu. Yüksek motivasyonum sayesinde hastalığı bir tık daha kolay atlattığımı düşünüyorum. O yüzden hastalığa yakalandığınızda hemen kötü düşünmeyin. Çünkü, ne kadar çok motive sahibi olursanız bu hastalığı yenme şansınız da o kadar güzel oluyor."
Erken teşhisin tedavi sürecini kolaylaştırdığını da vurgulayan Çürpanlı, "Şüphelendiğiniz bir durum varsa lütfen ertelemeden kontrole gidin. Ne kadar erken teşhis edilirse tedavi yöntemi o kadar rahat olur" diye konuştu.
"Kanserden değil, geç kalmaktan korkun"
İstanbul'da yaşayan 34 yaşındaki Elif Bozkurt Gültekin, 22 yaşında meme kanseri tanısı aldığını ve uzun bir tedavi sürecinden geçtiğini anlattı: "2014 yılında yani 22 yaşındayken meme kanseri tanısı aldım. Duş alırken ele gelen bir kitleyle fark ettim. Daha sonra bu kitleyi anneme gösterdim ve doktora gittik. Biyopsi sonucu kötü huylu meme kanseri olduğumu öğrendim. Zorlu bir süreç beni bekledi. Ameliyat oldum, kemoterapi gördüm, ışın tedavisi gördüm, hormon ilaçları kullandım. Şu anda hiçbir ilaç kullanmıyorum, tedavim bitti."
Tedavi sürecinde yaşadığı zorluklara da değinen Gültekin, "Saçlarımızın dökülmesi, duş alırken tutam tutam saçlar dökülüyordu ama ben peruk takmadım. Kel bir şekilde sokakta dolaşabildim. Zorlandığımız diğer husus ise maske taktığımızda insanlar bizden korkuyor. Sanki onlara bulaşıcı bir hastalık bulaştıracağımızı düşünüyorlar. Ama biz tam tersine onlardan kaçıyoruz. Çünkü onlardan enfeksiyon bulaşmaması için o maskeleri takıyoruz" dedi.
Ailesi ve arkadaşlarının desteği sayesinde süreci daha kolay atlattığını söyleyen Gültekin, "Bana olmaz demeyin. Erken teşhis hayat kurtarıyor. Kontrolleri ihmal etmeyelim. Ellerine bir kitle geldiğinde ya da meme ucunda akıntı olduğunda veya memede şekil bozukluğu olduğunda mutlaka genel cerrahi bölümüne randevu alsınlar. Kanserden değil, geç kalmaktan korkun" ifadelerini kullandı.
"Gençlerde semptomlar çoğu zaman göz ardı ediliyor"
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Sultan Eser, erken tanının birçok kanser türünde tedavi başarısını doğrudan etkilediğini vurguladı. Eser, "Kanserde erken tanı ve teşhis, buna uygun tedavi son derece önemli. Birçok kanser türü için erken tanı olduğunda ve tedaviye ulaşıldığında çok iyi sonuçlar söz konusu" dedi.
Özellikle genç yaşta ortaya çıkan vakalarda belirtilerin sıklıkla göz ardı edildiğini belirten Eser, "Özellikle 40 yaş altı gençlerde görülen kanserlerde olguya rastlıyoruz. Gençlerde kanser beklemediğimiz için kişinin kendisi tarafından ve başvurduğu tıbbi uzmanlar tarafından semptomlar ciddiye alınmıyor ve oyalanıyor. Erken tanı için farkındalığı yükseltmek için hem toplumda hem de sağlık çalışanlarında çalışmalar yapmamız lazım. Bu dünyada da sorun, sadece Türkiye'de değil" ifadelerini kullandı.
"Sağlıklı yaşamla risk azaltılabilir"
Prof. Dr. Eser, kanser riskini azaltmak için yaşam tarzı alışkanlıklarının önemine de dikkat çekerek "Erken tanı birçok kanser için önemli. Kanserden korunmak için sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşam. Sigara içmeyeceğiz, alkol tüketmeyeceğiz, fiziksel olarak aktif olacağız. Kilolarımıza dikkat edeceğiz. Meyve, sebze ağırlıklı lifli gıda ağırlıklı besleneceğiz. İşlenmiş gıda tüketmeyeceğiz. Semptomları göz ardı etmeyelim, kanserle ilgili belirtileri öğrenelim ve sağlık kurumlarına başvurmakta gecikmeyelim" şeklinde konuştu.