Bedrettin KELEŞTEMUR

Tarih: 09.11.2025 17:11

10 KASIMLAR

Facebook Twitter Linked-in

10 KASIMLAR

Bedrettin KELEŞTİMUR

Bugün şöyle bir masamın başına oturdum. Sağıma, Soluma; ötede ve beride olanlara şöyle bir baktım, ‘müthiş bir gerilim’ Ve o gerilimi sürekli besleyen, ‘haber ve yorumlar’ Ne oluyor diye kendi kendime daha sesli bir şekilde söylenmeye başladım. Anadolu’yu bir baştan bir başa dolaşınız; her adımınızda bir büyük Veli’nin manevi makamı ile soluklarsınız. 

Bu coğrafyanın insanı 13. asırda bir yandan, ‘Haçlı Seferlerini’ yaşadı! 1096 tarihinden 1270 tarihine kadar, 8 Haçlı Seferi yapılıyordu! O tarihlerde, yüz binleri bulan orduların bir tek hedefi vardı; ‘Türkleri Anadolu’dan atmak’ O kin, O nefret sağanak halinde asırlarca yağdı! Bir asır öncesi, Çanakkale’de tarihlerin yazdığı ‘en çetin hesaplaşma’ anı yaşanıyordu! Çanakkale Mahşerini belki de bütün yüzüyle bizlere tefekkür ettiren şairimiz, AKİF YAZACAKTI!

Çanakkale’den Sakarya’ya, Kocatepe’ye giden o muhteşem yolculukta; Anadolu Türk’ü kim bilir kaç cephede bir imtihandan diğerine koşuyordu! Niksar Belediyesinin katkılarıyla, Mehmet Emin Ulu’nun yazdığı; “Onbeşliler Gidiyor Niksar’ın fidanları” isimli muhteşem eseri(romanı) bu milletin 93 Harbinden sonra İstiklâl Savaşına kadar verdiği mücadelenin ruhani iklimine bizleri bir anda götürdü. Her beldeden, nerede ise her evden nice fidanlar, ‘toprakla kucaklaşıyordu’ Şehit kanlarıyla yıkanan Anadolu’mun tek dayanağı belki de, ‘aşk derecesinde imanıydı’ Yüce Yaratan’a teslimiyetiydi! Onlar, bu mücadeleyi ‘sabırlarıyla’ kazandılar!.. 

Böyle bir ruhun, böylesine müthiş bir iklimin özünde şüphesiz ki; bir deha lider, Gazi Mustafa Kemal vardı!.. Ve şöyle düşündün; Gazi Kemal bugün hayatta kalsaydı ne yapardı? Bu milletin düşmanlarına karşı tavrı nasıl olurdu?

İşte, her On Kasım geldiğinde, ‘tarihi tefekkür ederim’ O tefekkür ikliminde yazdığım, “ŞİİRLERİMİ” sizlerle paylaşmak istiyorum;

 

10 Kasımlar,

Tarihin anıldığı gün

Koca Türkü bir daha,

Düşüne aldığı gün

Kutlu hatıraların,

Emanet kaldığı gün…

 

10 Kasımlar,

Tarihin destanlarla, uyandığı gün…

Atanın destanlarla, anıldığı gün…

Hürriyet bedelinin,

Kanla okunduğu gün…

 

57 yıla sığan bir hayati

Bir daha düşlüyorum,

Bir gergef misali,

Ruhuma isliyorum…

Milletin muradı onda,

Onda çarpıyor yüreği…

 

Çanakkale’deki ruhla

Erzurum’a tasınmış

Sivas’taki yürekle

Sakarya’ya akınmış…

O akınlar tevhitle,

Bezm-i eleste okunmuş

 

Zorun çığlık, çığlığa kaldığı,

Esarete isyanı…

Cephelere kağnı yoluyla vardığı

Onurlu duruşa hasret,

O hasretin yazdığı destan

 

10 Kasımlar

Milletin topyekûn cepheye,

Cepheden Cumhuriyete,

Toprağın kutsi örtüsünden,

Bir çelik irade örgüsünde,

Devlete yürüyüşü destanı…

O destanı bir daha,

Ezberden okuyorum bugün

O iradeyi özleyerek,

Yüreklerimizde anarak…

 

ATA’YI YÂD ETTİĞİMİZ GÜNDE

Ata’yı yâd ettiğimiz bu günde, 

Tefekkür ederim, Çanakkale'yi

Dumlupınar'da hey! Anadolu'yu

Türk'ün son kalesi, Anadolu'yu

Şehitlerim, Gazilerim; On Kasım

Tarihi yaşadığımız, gündeyiz

Akıl, idrak, izan, şuur, son nefes

Ata'yı, yâd ettiğimiz gündeyiz

 

SAKIN UNUTMA GAZİ ATANI

“Tarihler ismini andığı vakit”

Bir devre mührünü vurdu diyecek

Düşman bağrına dayandığı vakit

Bir metin dağ gibi durdu diyecek

 

“Ya İstiklâl, Ya Ölüm” parolası

Hürriyete giden yolda molası

Milletin özünde yaşar kalesi

O kaleler, vatan yurdu diyecek

 

Türk’ün başında yaşayan bir deha

Bu millet topyekûn kalkıyor şaha

Dualar! Açılır eller Allah’a;

Yarabbi! Aziz kıl yurdu diyecek

 

Kökün üstünde gövde, dal verecek

Her dalda çiçek, nice bal verecek

Ey yükselen nesil, bedel verecek!

Canı, kanıyla yoğurdu diyecek!

 

Bak bir ömre, kim bilir kaç asra bedel

Koyma Yarab! Şu vatanda bir yâd el

Çalış, hizmet eyle, güzel bir ad al

Adıyla yürüyen ordu diyecek!

 

Her On Kasım, hüzün sarar vatanı

Sakın unutma ha, Gazi Atanı

Hele binlerce kefensiz yatanı

Dualar, âminler sordu diyecek

 

AYDINLANMA

Aydın insan, aydın şehir yolunda

Yol, uygarlık; bilgiye açılan yol

Dinle, aydınlığa yürüyen insan;

Nezaket, incelik, tavrın, duruşun

Lükse, ihtişama, kaprise kapılma!

Aydın, Türkçe’nin en nezih kavramı

Nişan düşer, aydın marifetiyle

Mana dünyam daha zengin, daha şuurlu

Aydın şehrin münevver insanına

Bedri, selâm olsun aydın bakışa…

 

ON KASIMLAR

On Kasımlar, Şeb-i Aruz günümüz

Ölüm sadece göçtür, Hak katına,

Vatan sevgisiyle kaynar gönlümüz

Gaza meydanı, şahadet katına

Vuslata ermekle kalır ünümüz

 

ORDUMUZA

Anadolu, İslâm’ın son kalesi

Son sığınak, Türk’ün son güven yurdu

Yarab! Sen muzaffer eyle, bu ordu;

Kendini Allah’a adayan ordu!

 

17 KASIM ATATÜRK ELAZIĞ’DA

On yedi Kasım, takvimden bir yaprak

Düşürmedi, bizleri yerlere bayrak

Asil ve soylu bir bakış, tarihe;

Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

 

Milletle birlikte, bir yürek oldu

İman etti, dil kalbe teslim oldu

Tek sözü, “Ya Şehit, Ya Gazi” oldu

Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

 

Elazığ insanıyla kutlu bir gün

Yaşasın hafızanda en güzel gün

Gazi’nin sözü; “Öğün-Çalış-Güven”

Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

 

Elazığ’dan, bir türkü yankılanır

O sese hasret, gönül sevdalanır

Ay, yıldız, sema kol kola dolanır

Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

 

Gönlünde taht kurmuş Anadolu’nun

On yedi Kasım, Elazığ yolunun

“Başöğretmeni, Millet Okulu’nun”

İlim, İrfanla, vatanlaştı toprak…

 

İsmini, “Cumhuriyetle” yaşattı

“Hür İrade” asırları kuşattı

“Cehaleti” bu topraklardan attı

Millet yolunda, bayraklaştı toprak…

 

ÖKSÜZ KALIR

Âlim göçerse, âlem öksüz kalır

Adalet göçerse, kalem köksüz kalır

Ey insan! Erdeminle daha güzel,

Ah desem, boynubükük lâlem kalır


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —