Bedrettin KELEŞTEMUR

Tarih: 07.11.2025 20:01

KERKÜK ÜZERİNE

Facebook Twitter Linked-in

KERKÜK ÜZERİNE

Bedrettin KELEŞTİMUR

Dilimden hiç düşmedi, Kerkük İl’im

Sözüm özünde, uğruna ağardı;

Doğranır mı Kerkük’üm dilim dilim

Vatan der, bağrına basmaya çağırdı

 

KERKÜK DENİNCE

Kerkük denince, Kırım denince, 

Doğu Türkistan denince,

Karabağ denince, daha nicesi, 

“ağlayan gözyaşı…” benim!

 

KALEMİN İMLASINDA

Kerkük, duygularımın limanında

Sabırla, “cihat etmiş…” imanında

Bu kardaşın hep yanında olacak;

Kal’asıdır, kalemin imlasında

 

HOYRAT ESİNTİSİNDEYİM

Fırat’ta, “hoyrat esintisindeyim…”

Ses rüzgârının iniltisindeyim…

Hasrettir; türkülerim, hoyratlarım

Kerkük’üm ayrı kalmaz, sesindeyim…

 

KERKÜK SEVDASI

Fırat akar, kandiller yakar

Kerkük, Harput’a derdin döker

Sesim içlidir, Hoyrattır;

Kerkük sevdası, kurşun döker 

 

SES IRMAĞI

Fırat için, “ses ırmağı…” diyoruz!

Coğrafyayı, “türkülerle bezeyen…” sestir, bu…

Aynı ses de, “birleşir…” bütün yürekler

Harput’u, Şanlıurfa’sı, Kerkük’ü, Halep’i…

Temel taşlarıdır, Bozkır Anadolu’nun…

 

ANKARA’NIN

Ankara’nın bağrı yanıktır

Buna, cümle âlem tanıktır

Kerkük’e, kem göz ile bakan;

Türk’ün vicdanında sanıktır

 

KERKÜK YÜREĞİYLE

Kerkük, “yüreğiyle…” Anadolu’dur

Anadolu’nun, “bağrı yanık sesi…”

Her zaman için söyleriz, “türkülerimiz…”

Gönül Coğrafyamızın, “sınır çizgileridir!”

O çizgilere dokunan, “yâd ellerde…” kalır!

Kimsenin, “tarihi değiştirmeye…” 

Kimsenin, “temel taşlarla oynamaya…” güçleri yetmez!

Kerkük’te, Musul’da, Halep’te; “bin yılı aşan…” kadim bir tarih vardır!

Bu tarih, “Türk’ün medeniyet tarihidir!”

Bu coğrafya, “ilim, hikmet ve marifet…” coğrafyamızdır!

 

KERKÜK’E…

Firavun ateş yakar, Kerkük’ümde

Fikir çilesidir, naçar yükümde

Fitne, fesat eli, iki yakamda;

Dar günüde yetişir mi Ankara?

Uzat elini Kerkük’e, Ankara!

 

Harput’tan Urfa’dan, hoyrat vadisi

Bir hilal uğruna çizer kavisi

Barışın güvercini gök mavisi

Uzat elini Kerkük’e, Ankara!

 

TUZAK KURULUR

Gel gör, Türk’e tuzak kurulur

Tuzak kuranlara sorulur?

Namerde güven, dost olunmaz

Türk’ün bağrına hançer vurulur

 

KILIÇTAN İNCE

Kılıçtan incedir sırat

Rüzgârdan hızlıdır kırat

Bir ömrü emzirir murat

Hayatı güzelden sor

Güzele yor meydanı

Savrulur yürek, sevda üstüne

Hasret Dağını döver, Ferhat’çasına

Akıl peteğine söz ile hamle yapılır

İpek çekilir kozasından; ilmek, ilmek

Karanlık kınından sıyrılınca

Sel olur, ışığı akar yıldız yıldız…

Dil, emin olursa, huzur bulur beden…

Kılıç yaraya merhem,

Kurtulur bütün bedesten!

 

KIRMIZI ÇİZGİ

Kırmızıçizgi nedir, neyin nesi?

Şehitlerimin vatan kokan hanesi

O anı, gönül gözüyle görenler

Bir aşk, yürek selinin ifadesi

Haddi aşanlar; sağırlar, dilsizler

Kalbi katılaşanlar, asıl vatansızlar!

Ardında batan ah, güneşler sızlar

 

KERBELA 

On Ekim altı yüz seksen tarihi

Zifiri karanlığın çöktüğü gün

Dünyanın bozulan, ‘eksen tarihi’

Muhammed’i kanını ‘döktüğü’ gün

Kırık kalplerle hep ansan tarihi

Güneşi menzilinden söktüğü gün

Asrın insafına çeksen tarihi

Şehadetin göğsüme aktığı gün

 

KIZILELMA NEDİR

Kızılelma nedir, diye sorarsan?

Bin yıllık tarihimdedir, cevabı!

Musul, Kerkük’ü, Kırım’ı sorarsan

“Kızılelma Yıldızları” cevabı

O yıldızlar, yaşayan sınırlarım!

O sınırlar, “kırmızıçizgilerim!”

 

KERKÜK’E

Irak’tır; ‘içinde Kerkük’ü saklar’

Söyleyin dostlar, zalimi kim aklar?

Tarihim, Kültürüm, zorba elinde;

Yanarım, ‘öz yurdunda tutsaklar’

 

KERKÜK’E AĞITIMDIR

Kerkük'e Ağıtımdır

Ellerim kelepçeli, 

Mizanda dilekçeli 

Titriyor dudaklarım 

Titriyor ayaklarım 

 

Gün ortası karanlık 

Olmaz olsun yarenlik! 

Sabır yüklü serinlik 

Aramızda pusu var 

Pusular can pazarı! 

 

Kerkük’ün Kalası var 

Harput’un Hoyratı var

Hoyratın alası var 

Her çığlığı yürektir 

Yürekten çağrısı var! 

 

O çağrılar, ağrıdır! 

Dağın adı, Ağrı’dır 

Anadolu bağrıdır 

Yanık yanık söylenir, 

Dert içten yara derin 

Oy! Kerkük’üm Oy! 

 

KARANLIKLARIN SELİNDE… 

Yaram, yaralarım durmadan kanıyor!

Sanki içindeki bozguncuyu anıyor?

Ne göz gözü, ne yürek yüreği tanıyor…

Zulüm, dörtnala kamçısı elinde, 

Vurdukça, âlem-i İslam yanıyor!

Sarıldığı yaftalar; ne sanıyor!

Akıl tutsak, “garabete…” biniyor

Koşuyor, karanlıkların selinde… 

 

İÇME NANERDİN SUYUNDAN 

Kahpe, kahpedir; vazgeçmez huyundan 

İçme aman ha, namerdin suyundan

Vakarınla ders ver, cümle âleme 

Hak dostları ülfet alsın toyundan


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —