MUŞ ŞİİR VE MUSİKİ AKŞAMLARI
Bedrettin KELEŞTİMUR
Türkiye’nin en yaşanabilir İlleri her yıl açıklanıyor.
Anadolu’ya kapıların açan, Malazgirt İlçemizi de içinde barındıran Muş İlimizin bu sıralamada 81.ci sırada yer alması hiçbir zaman içimize sinmiyor. Kabul da edilemez…
Hemen yanı başımızda, 11.asrın Kubbet ’ül İslam Şehri, Gazi Alparslan’ın Anadolu’da ilk Başkenti Ahlat Şehri yer alıyor… Tarihin, kültürün, sanatın, edebiyatın, musikinin ve ecdattan bizlere miras olarak kalan, ‘Divan Sohbetleriyle…’ döneminin edebi muhitlerini oluşturan bir şehrin, günümüz Türkiye’sinde, “yaşanabilir şehirlerarasında son sırada yer alması…” üzerinde titizlikle durulmalıdır.
Bir yerleşim yerinin, “Kalesi, Ulucami’si, Han ve Hamamları, Eski tarihi çarşısı, çeşmesi…” varsa, o şehir, ‘tarihi bir şehirdir…’ Bütün bunlar bir gözlemdir. Bizler, bu gözlemlerimizle elbette geleceğe ufuk açmanın yolunu ve yordamını aramaktayız. Muş İlimizi, ‘hak ettiği yere…’ öncelikle kimler taşıyacaktır.
Bu şehrin, ‘aksaçlıları, bilge kişileri, kâmil insanları…’ Artık bir yerde elele vermenin, şehri geleceğe taşımanın gayreti, heyecanı, hissiyatı içerisinde olmalıyız.
“Eğitim, Sosyal ve Kültürel Altyapı, Sağlık, Ekonomi, Spor vesaire bilumum alanlarda…” bir büyük yarış içerisinde olunmalıdır. Biz buna şehrin, ‘topyekûn kalkınması…’ diyoruz. Şehrin, geleceği konusunda, ‘omuz omuza vermek…’ içerisinde yaşadığı şehir için sevdalanmak…
Bir şiirimizde şöyle diyoruz;
“Kâinat bir ağaç gibi
Âdem, kâinatın so ağacı
Ağaç, bir çekirdek gibi
Çekirdek, varlığın hülasası
Cennet, bir bahar gibi
Bahar, Hak’tan rahmet muştusu
Bahar, bir çiçek gibi
Çiçek, vuslatın nur perdesi!”
Muş İlimizi bir cennete çevirecek, bu İlimizde yaşayan insanlarımızın gayretleriyle doğru orantılıdır.
Muş İlimizle birlikte ilk hafızalara neler gelmektedir?
Şüphesiz ki, “Anadolu’yu bizlere vatan yapan zaferlerin tacı, Malazgirt-1071…” Daha sonrasında, Türkiye’nin üçüncü büyük Ovasına sahip olması… O ovanın içerisinde akan, ‘vuslatı bir nehir…’ olarak da bildiğimiz Murat Nehri ve onun yanı başında, Karasu… Ve Muş Lalesi… Bütün bunlarla birlikte tebessüm eden, kendisini huzura odaklayan, sanat ve kültüre iştiyakla bağlılığı olan güzel insanları bağrında taşıması… Elbette, böyle bir şehre bizler; “Erdemli Şehir…” diyoruz.
Son günlerde, Eğitimci, Araştırmacı Yazar, Şair ve sanatçı dostlarımızla, Muş Öğretmenevi ’nde/ veya Rana Etkinlik Merkezinde (Eski Spor Severlerin Yeri) bir araya geliyoruz. Muş Yazarlar Derneği eski ve yeni başkanları, Bülent Polat ve Mustafa Yıldız Beyefendiler bu konularda oldukça hassaslar…
Muş İlimizle ilgili özlemlerimizi, yapabileceklerimizi dile getiriyoruz.
Muş İlimiz için belki de en ideal bir düşünce, “Uluslararası Malazgirt-1071 Şiir ve Musiki Akşamlarının her yıl düzenlenmesidir…” Artık Muş İlimizin, Şair, Yazar, Mütefekkirleriyle birlikte, “Gönül Coğrafyamıza açılmasıdır…” Kendi tarihi, kültürü ve bilumum değerleriyle buluşmasıdır.
Bunun için de bir altyapı hazırlığının sürekliliği… Bu çalışmalar için de, “Muş Şiir ve Musiki Akşamları ve Divan Sohbetlerinin hayata geçirilmesi…” Bu konularda, ilgililerle inşallah sürekli görüş alışverişi içerisinde olacağız. Öncelikle, ‘edebi bir muhitin oluşması…’ Öyle ki, Sanatın yeşermesi ancak, “ilim ve edebi muhitlerde…” mümkündür. Muş Alparslan Üniversitesi, Muş İlimiz için de, ‘büyük bir nimettir’ Yeter ki bizler, o nimetin kadri kıymetini bilelim…’
Prof. Dr. Sadık Kemal Tural Hoca’nın çok anlamlı bir sözü var;
“Şiir olmasa dünya çöl olurdu”
Hikmet yıkamasa gök kül olurdu
Şiir aşktan doğar, ruhu yükseltir
Aşktan uzaklaşsa arz zül olurdu…”
Burada muradımız nedir; “Ufuk ve Gaye insanlarını bu şehre/ bu şehrin geleceğine yetiştirmektir.”
Hayali’nin o meşhur şiirini ruhumuza sindirmeliyiz;
“Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler”
Gerçekten, Muş İlimiz bir deryadır… Bütün mesele nedir, “bu müthiş deryanın farkında olmak!”
Selam ve muhabbetle