KÛTÜ´L-AMÂRE ZAFERİ VE HALİL KUT PAŞA YÂD EDİLDİ

Muş Alparslan Üniversitesi´nde tarihimizin unutturulan zaferlerinden Kûtü´l-Amâre ve zaferin kumandanı Halil Kut Paşa konuşuldu

GÜNCEL 5.03.2018 19:05:45
KÛTÜ´L-AMÂRE ZAFERİ VE HALİL KUT PAŞA YÂD EDİLDİ

Muş Alparslan Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta, tarihimizin unutturulan zaferlerinden Kûtü’l-Amâre ve zaferin kumandanı Halil Kut Paşa konuşuldu. Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Dinç tarafından Sabahattin Zaim Konferans Salonunda verilen konferansa, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer ile Prof. Dr. Yaşar Karadağ, Genel Sekreter Öğr. Gör. Harun Demir ve Genel Sekreter Yardımcısı Öğr. Gör. Ferit Uslu’nun yanı sıra çok sayıda akademik personel ve öğrenci katıldı.

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Karadağ, “Kûtü’l-Amâre Zaferi denilince simge bir isim olarak anılan saygıdeğer Mehmet Emin Dinç hocamız, hoş geldiniz.” sözleriyle başladığı selamlama konuşmasında, uzun yıllar yenilgi yüzü görmeyen İngilizlere yenilgiyi tattıran bir milletin evlatları olduğumuzun altını çizdi. Prof. Dr. Karadağ, milletimizin yazgısını Çanakkale ve Kûtü’l-Amâre Zaferleriyle değiştiren hakka yürümüş bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ederek konuşmasını tamamladı. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Dinç, katılım belgesini de Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Karadağ’ın elinden aldı.

“BU BÜYÜK ZAFERİMİZ HEM UNUTULMUŞTUR HEM DE UNUTTURULMUŞTUR”

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Dinç, tarihini bilmenin bir milletin geleceğini şekillendirmesindeki en önemli özellik olduğu vurgusuyla başladığı konuşmasında, “Kûtü’l-Amâre’den bahsedilirken mutlaka bir ekleme yapılır; ‘unutulan zafer’ ya da ‘unutturulan zafer’ diye. Bu büyük zaferimiz hem unutulmuştur hem de unutturulmuştur.” dedi. 1. Dünya Savaşı sırasında, Irak Cephesinde, 29 Nisan 1916 tarihinde İngilizlere karşı kazanılan Kûtü’l-Amâre Zaferi’ni farklı yönleriyle anlatan Yrd. Doç. Dr. Dinç, Kut’un, Dicle Nehri civarında kurulmuş stratejik öneme sahip bir kasaba olduğunu belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Dinç, bölgenin İngiliz ve Rus işgalcilerden arındırılmasının zorlu süreçlerini ve Halil Paşa’nın bu konudaki takdire şayan dirayetini dinleyicilere özetle şu şekilde aktardı: “Bugün tarihle ilgili bir konuyu konuşacağız. Yakın Tarihimizden bir konu... İnsanlar tarihe ait bir sürü problemle uğraşır ama soru sorup bırakır. Cevabını istemez gibi davranır. Cevap vermeye kalkışanları da fazla dinlemez. Eğer ortada bir soru varsa cevabını da dinlemek lazımdır. Tarih bilimi, elde bulunan belgeler ışığında sahip olduğumuz mirası araştırıp inceler, yorumlar ve sunar. Tarih bilmek gereklidir; çünkü tarih hem bugünü tanzim etmeye hem de geleceği inşa etmeye yarar. Özellikle devlet hizmetinde olanlar için tarih şuuru çok önemlidir.

HALİL KUT PAŞA’NIN VASİYETİ

Bize unutturulan Kûtü’l-Amâre Zaferi’nin, Türkiye’nin gündemine yeniden nasıl geldiğinden bahsedelim. 1993’te Ege Üniversitesinde doktoraya başladım. Tez dönemimde danışman hocam Prof. Dr. Ahmet Özgiray, bana bu konuyu önerdi. On yıllık tarihçiyim, bu konuyu daha önce hiç duymamıştım. Dondum kaldım. Beş yıllık bir çalışma sonucu tamamlanan ‘Halil (Kut) Paşa`nın Askeri ve Siyasi Faaliyetleri’ başlıklı tezimiz alanında bir ilk olsa da kamuoyunun gündemine yine gelmedi.

2014’te Erzurum’da, Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Üniversitesi işbirliğiyle ‘I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Uluslararası Sempozyumu’ düzenlemişti. Orada, önümüzdeki yıllarda bir de Kûtü’l-Amâre sempozyumu yapalım, diye bir fikir önerdim, kabul edildi. 2016’da Atatürk Araştırma Merkezi ile Mardin Artuklu Üniversitesi ortaklığında, ‘Kutü’l-Amâre Zaferi’nin 100. Yılı Münasebetiyle I. Dünya Savaşı’nda Irak Cephesi Uluslararası Sempozyumunu’ gerçekleştirdik. Bizim bu etkinliğimiz Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza ulaştı.

Kûtü’l-Amâre Zaferi, 14 bine yakın İngiliz subayının ve askerinin 29 Nisan 1916’da Kût Kasabasında esir alınmasıyla kazanılmıştır. O gün ordusuna bir konuşma yapan 6. Ordu Komutanı Tuğgeneral Halil Paşa, ‘Arslanlarım!’ diye başladığı, muhteşem bir hitabet örneği olan konuşmasının sonunda hem zaferin yaşandığı güne Kût Bayramı adını vermiş hem de ‘Ordumun her ferdi, her yıl bu günü kutlarken, şehitlerimize Yasinler, Tebârekeler, Fatihalar okusunlar. Şehitlerimiz yüce hayatlarında, semâvâtta kızıl kanlarla uçarlarken, gazilerimiz de istikbâldeki zaferlerimizle gururlansınlar.’ diyerek bir vasiyette bulunmuştur.

KÛT BAYRAMINI KUTLAMAKTAN İNGİLİZLERİN CANINI SIKTIĞI İÇİN VAZGEÇTİK!

Kût Bayramı, o tarihten itibaren 1952’ye kadar ordu içinde bayram olarak kutlanmıştır. Ancak 1952’de durum değişti. Bizler NATO’ya girdik. İngilizler, ‘Bunu her yıl yüzümüze vuruyorsunuz. Bu bizim canımızı sıkıyor. Biz artık müttefikiz, kaldırın bu bayramı.’ dediler. İngilizlerin ricası üzerine, onların canını sıktığı için kutlamaktan vazgeçtiğimiz bayramımızı çok geçmeden maalesef kendimiz de unuttuk.

Halil Kut Paşa, Enver Paşa’nın amcasıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Harp Akademisi’nden sınıf arkadaşıdır. Pek çok cephede birlikte savaşmışlardır. Halil Paşa, Osmanlı Devleti’nin en zorlu yıllarında yaşamıştır. Genç yaşta silah kuşanarak sahaya çıkmış, mücadelesini yürütmeye başlamıştır. 1907’de ilk önemli görevi Makedonya’daki Rum, Bulgar ve Sırp eşkıyalarla çete savaşı yürütmektir. Buralarda uzun süre başarılı mücadelelerde bulunmuştur. Daha sonra İstanbul’a çağırılır.

1909 yılında İttihat ve Terakki artık Türkiye’de hayata ve iktidara el koyar. Planlarının bir parçası da Turan’ı canlandırmaktır. Çünkü İran ve Türkistan coğrafyasında yoğun bir İngiliz-Rus mücadelesi vardır. Hem bu mücadeleyi etkisizleştirmek hem de oradaki Müslümanları ve Türkleri canlandırarak onları, Osmanlı Devleti ile güç birliği yapacak yola sokmak istemişlerdir.

“MALAZGİRT MÜDAFAASINDA BİR KAHRAMAN...”

1911’de Trablusgarp Savaşı başlayınca Halil Paşa oraya gider. Osmanlının o dönemde Trablusgarp’a asker gönderme imkânı yoktur. Gönderilen subaylara oradaki sivil halkı organize etmeleri emri verilir. Halil Paşa da oradaki bir cephede İtalyan işgalciler ile mücadele eder. Ancak Balkan savaşlarının çıkmasıyla Osmanlı Devleti, bir antlaşma yapmak suretiyle Trablusgarp’tan çekilme kararı verir. Halil Paşa da diğer arkadaşları gibi yurda döner.

Yıl 1912. II. Balkan Savaşı başlayınca Halil Paşa görev ister ve sivil halkları birleştirme amacıyla Balkan cephesine koşar. I. Dünya Savaşı başlamak üzeredir ve bütün Avrupa gerilmiştir. Enver Paşa, Harbiye Nazırı olmuştur. O sırada İran’a gönderilen ordu komutanlarından birisi de Halil Paşa’dır. Orada Ruslara ve İngilizlere karşı mücadele verecektir. Muş, Bitlis ve Erzurum arasındaki bu bölgede Ruslarla mücadele halinde iken Karargâhını Tatvan’a kurar. Malazgirt’i Rus İşgalinden Halil Paşa kurtarır. Bu esnada Enver Paşa’dan yeni bir görev alır. Irak’a gitmesi gerekiyordur. Irak cephesi komutanlığının emrinde yeni görevine başlar.”

“Kûtü’l-Amâre Zaferi, Çanakkale Zaferi kadar önemlidir.” diyen Yrd. Doç. Dr. Dinç, Kut Bayramı’nın yeniden kutlanan bir Milli Zafer olmasına yönelik çaba ve çalışmalarını sürdüreceğinin altını çizdi. Konferans Milli Mücadele dönemine ait fotoğrafların slayt gösterimi ile son buldu.