Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Programcılığı 2. Sınıf öğrencileri Aslı Sevim ve Gülcan Baysal, ‘Din Felsefesi’ üzerine bir araştırma yaptı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer ile bir araya gelerek röportaj şeklinde bir çalışma yapan üniversite öğrencileri, ‘Din Felsefesi’ üzerine çeşitli sorular sordular. Din, ahlak kavramları, Neden din felsefesi alanını, Felsefenin kafa karıştırıcılığı ve sorun çözme Önerlileri ile neden tercih edilmesi ile ilgili sorulara cevap arayan üniversite öğrencileri Aslı Sevim ve Gülcan Baysal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer’in görüşlerini aldılar.
Rektör Yardımcısı Tüzer’in hayatından kendi hayatından bahsederek soruları cevapladı. Spor, müzik, öğretmenlik ve çeşitli alanlarda becerilerini anlatan Tüzel, “1973 Antalya Kaş doğumluyum ilkokulu Kaş’ta ortaokulu Antalya merkezde okudum. Liseyi babamın isteği ile Antalya İmam Hatip Lisesini bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde hazırlık okuduktan sonra Dokuz Eylül İlahiyat Fakültesi’ne geçiş yaptım. Son sınıfta farkında olmaksızın birincilikle tamamladım. Çok sevdiğim hocam Mehmet Aydın’ın yönlendirilmesiyle ve bana sevdirerek Din Felsefesi’nde Yüksek Lisansa okuyup bitirdim. 1 yıl kadar da Bingöl Çentik Suyu’nda Din Kültürü öğretmenliği yaptım. Hemen sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde araştırma görevini kazandım. Doktorayı da burada yaptım. Daha sonra Sivas Cumhuriyet Üniversite Felsefe Bölümü’nde ihtiyaç olduğu nedeniyle 6 yıl görev yaptım. Doçentliği de oradan aldım. Muş Alparslan Üniversitesi’ne geçiş yapıp profesör olarak devam ediyorum. Bunun dışında aileden gelen müzik ilgisi var. Bende babadan gelen ses var. Üniversiteye giderken sanat müziğine de heveslendim. Müziğe olan ilgimi İzmir’de daha çok belirginleşti. Ege Üniversitesi’nde Konservatuara gittim. Bu sayede TRT ile içli dışlı oldum. TRT den teklifler geldi. Sanat camiası bana uygun olmadığı için kabul edemedim. Üniversiteden sonrada müziğe devam ettim. Ortaokulda Talya diye spor kulübünde lisanlı güreş yaptım. Üniversite yıllarında güreş antrenörlüğü yaptım. Akademisyenlikten sonra güreşi bıraktım. Akademisyenlikte genellikle asosyal olunuyor ama ben bunu yapmamaya çalışıyorum” dedi.
Din, ahlak kavramları sizin için neyi çağrıştırıyor? Sorusuna cevap veren Tüzer, “Felsefe eğitimi aldığım için bende oluşmuş bir yargı var. Dinsiz ahlak olabilir, oluyor, var. Ama ahlaksız din olmaz. Ahlak bana göre dinin özüdür. Bu öz kaybolduğu zaman din yozlaşır. Ahlakın da hem toplumsal boyutu var. Toplumda birliği düzeni kardeşliği tesis etme birey boyutunda da karakteri geliştirme ile alakalıdır. O yüzden ahlak son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.
Din felsefesi alanını seçimi, felsefe kafa karıştırıcı olduğu ve sorun çözemez önermesin gibi sorularını yanıtlayan Tüzer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Din Felsefesi alanını seçmemin nedeni Prof. Dr. Mehmet S. Aydın a olan hayranlığımdandır. Felsefeyi bana hocam sevdirdi. Aslında felsefe kafa karıştırıcı değildir. Samimi olarak doğruyu bulmaya yarar ve özgürleşmek içindir. Eleştiri yapan ve fikir üretenler daha çok filozoflardır.”
Yazdığı kitap ve makaleler hakkında sorulan sorulara cevap veren Tüzer, “Din felsefesi ve etik ile ilişkili yazılarım var. Doçentlikten sonra Çağdaş Felsefe ve Analitik Felsefe, Varoluşçuluk Felsefesi, Fenomoloji, Posmodernizm daha sonra da Posmodernizme yöneldim. Son dönemdeki yazılarım posmodernizm üzerinedir” dedi.
Akademik kişiliği yanında müziğe önem vermesi hakkında ki soruylara cevap veren Tüzer, şunları söyledi “Muş’a ilk geldiğimde müziğe olan tutkum yüzünden bunun çok eksikliğini hissettim. Muş’ta daha çok mahalli sanatçılar var en meşhuru Mehmet Ciğer’dir. Mavi çarşıda bir çay kahvehanesi var. Orada çalar söyler. Benim istediğim ise daha profesyonel sanat müziği çok sevdiğim için ve çalışmalarımız daha çok ekipçe sürdürüyoruz. Sanat müziği yapan seven gruplar olsun istedim. Üniversitede sayımız çok az olduğu için üniversitede yapsaydık çok başarılı olamazdık. Ve sonrasında valilik nezlinde girişimde bulunduk. Bir koro müzik topluluğu oluşturduk. Çeşitli enstürmanlar çalan gurubumuz oldu. İzmir’de ud çalışmaya başladım. İzmir’de iyi hocalardan ders aldım. Şuan iyi düzeyde çalıyorum. Sivas’ta klarnete başladım. Ama yetiştirilmeye ihtiyacım var. En iyi yaptığım sanatsal anlamda şarkı söylemek, şarkıyı tasavvufi açıdan iyi yorumluyorum.”
Muş Alparslan Üniversitesi’ne geldikten sonra gerek akademik gerek etkinlik alanındaki adımlarından söz eden Tüzer, “Geçen yıl ondan önceki yılım verimli geçti. Çeşitli dergilerde yazılar ve makaleler yazmayı sürdürüyorum. Daha çok güncel konularda felsefi yazıyorum. Bunun dışında üniversite rektör yardımcısı olduktan sonra bilimsel sanatsal faaliyetleri arttırmaya çalıştım. Bu sene bolca etkinliğimiz oldu. 6. Lisansüstü Çalışmalar Kongresi yapıldı. Bu sene 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Darbe Girişimi Türk ve Türkiye sempozyumu, İlk Doğu Felsefe günleri sempozyumu yaptık. Seneye de devamı burada olacak” şeklinde konuştu.
Yapılan röportaj sonrası Rektör Yardımcısı Tüzer, Üniversite öğrencilerinin bu tür çalışmaları yapmalarını önemsediklerini ve bundan dolayı onları tebrik ederek eğitim hayatlarında başarılar diledi.
