BAROLARDAN BARIŞ SÜRECİ İÇİN SİYASİ PARTİLERE ZİYARET: “BU TARİHÎ FIRSAT KAÇIRILMAMALI”
Muş Barosu’nun dönem sözcülüğünde Ankara’ya giden Bölge Baroları, TBMM Başkanı ve siyasi parti liderleriyle görüşerek barış sürecine ilişkin değerlendirme notlarını sundu.
Muş Barosu’nun dönem sözcülüğünü yaptığı Bölge Baroları, Türkiye’de toplumsal barışın tesisi ve çatışmasızlık sürecinin kalıcı bir çözüme dönüşmesi amacıyla hazırladıkları değerlendirme notunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş başta olmak üzere, Meclis’te temsil edilen siyasi parti liderleriyle paylaştı.
Heyet, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ile YENİ YOL Partisi Grup Başkan Vekilleri Mehmet Emin Ekmen, Selçuk Özdağ ve Bülent Kaya ile görüşerek “Terörsüz Türkiye Süreci”ne dair beklenti, öneri ve değerlendirmelerini sundu.
Kadim halklar, derin kriz
Baroların ortak metninde, Türk ve Kürt halklarının aynı coğrafyada yüzyıllardır kader ortaklığı içerisinde yaşadığı; ancak son yüzyılda ortak yaşama dair uyuşmazlıkların ortaya çıkmasıyla iki halkın da derin toplumsal kayıplar yaşadığı ifade edildi. Kırk yılı aşkın süredir süren şiddet ortamında ciddi acılar yaşandığına ve ağır insan hakları ihlalleri yaşandığına dikkat çekildi.
Ancak bu tabloya rağmen toplum düzeyinde birlikte yaşama iradesinin korunmaya devam ettiğinin altı çizildi. Değerlendirme notunda, siyaset kurumlarının çağrısıyla şekillenen barış sürecinin, halk nezdinde memnuniyet yarattığı vurgulandı.
TBMM’ye tarihî rol çağrısı
Barolar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin halkın doğrudan temsil edildiği en yüksek anayasal organ olarak sürecin meşruiyeti, toplumsallaşması ve kurumsallaşması açısından tarihî sorumluluğa sahip olduğunu belirtti. TBMM’nin bu süreçte “aktif ve kurucu bir rol” üstlenmesi gerektiği belirtildi.
Hak ve özgürlükler temel alınmalı
Değerlendirme metninde, barış sürecinin başarıya ulaşabilmesi için düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakların güvence altına alınmasının şart olduğu vurgulandı. Bu özgürlüklerin herhangi bir baskı, yargısal taciz ya da cezai yaptırıma uğramadan kullanılabilmesinin, toplumsal barışın en temel yapı taşı olduğu ifade edildi.
Eşit yurttaşlık ve adil temsil
Tüm yurttaşların etnik, kültürel ve inançsal fark gözetilmeksizin eşit hak ve yükümlülüklere sahip olması gerektiğini vurgulayan barolar, bu ilkeyi zedeleyen uygulamalara son verilmesini ve eşit yurttaşlığı güçlendirecek yasal düzenlemelerin yapılmasını talep etti.
Siyasal katılım hakkının demokratik meşruiyetin temeli olduğu ifade edilen metinde, halk iradesini temsil eden kişi ve kurumların özgürce siyaset yapabilmesi için baskı ve yargı tehdidinden arındırılması gerektiği vurgulandı.
Kayyum uygulamasına son verilmesi çağrısı
Barolar, seçilmiş yerel yöneticilerin görevden alınarak yerlerine kayyum atanmasının halk iradesine ve demokratik sisteme aykırı olduğunu ifade ederek, bu uygulamalara son verilmesini ve ilgili yasal düzenlemelerin kaldırılmasını önerdi.
Yargı bağımsızlığı ve cezaevleri reformu
Yargının siyasetten bağımsız ve tarafsız işlemesinin zorunlu olduğu vurgulanarak, özellikle politik içerikli davalarda gözaltı ve tutuklama gibi tedbirlerin keyfî şekilde kullanılmasının önüne geçilmesi gerektiği belirtildi. Cezaevlerindeki ağır hasta tutukluların sağlık ve yaşam hakkının korunması çağrısında bulunularak infaz sisteminde eşitlikçi ve insan onuruna uygun bir düzenlemenin yapılması istendi.
Uluslararası hukuk yükümlülükleri hatırlatıldı
Barolar, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Anayasa Mahkemesi kararlarına eksiksiz uyulması gerektiğini vurgulayarak, ulusal ve uluslararası yargı kararlarına yönelik uygulama eksikliklerinin giderilmesini talep etti.
Geniş reform çerçevesi sunuldu
Değerlendirme notunda ayrıca şu başlıklar öne çıktı: Barışçıl toplumsal yaşama katılım: Silahlı faaliyetleri sona erdirmiş kişilerin sosyal hayata kazandırılması için yasal düzenlemeler yapılmalı.
Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu: Geçmişte yaşanan hak ihlallerini araştırmak, mağdurları dinlemek ve toplumsal hafızayı onarmak için bağımsız bir komisyon kurulmalı.
Ortak hafıza inşası: Geçmişte yaşanan acılar adil biçimde tanınmalı ve hatırlanmalı.
Yerel yönetim reformu: Yerinden yönetim ilkesi güçlendirilmeli, merkezi vesayet uygulamaları sona ermeli.
Dil ve kültürel haklar: Anadilde eğitim ve kamu hizmetine erişimin önü açılmalı, kültürel ifade özgürlüğü anayasal güvenceye alınmalı.
Demokratik güvenlik anlayışı: Toplumu kriminalize eden güvenlik politikaları terk edilmeli, insan güvenliği esas alınmalı.
Sosyoekonomik eşitsizliklerle mücadele: Bölgesel yoksulluğun giderilmesi, istihdam ve eğitim olanaklarının artırılması için uzun vadeli sosyal politikalar geliştirilmeli.
Yeni anayasa önerisi
Barolar, tüm bu başlıkların ardından demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir yeni anayasa yapım sürecinin başlatılması gerektiğini ifade etti. Yeni anayasanın, farklılıkları tanıyan, kapsayıcı ve toplumsal uzlaşıyı esas alan bir sözleşme niteliğinde olması gerektiği vurgulandı.
“Bu tarihî fırsat toplumsal barış için değerlendirilmeli”
Son olarak değerlendirme metninde, çatışmasızlığa ve barışa duyulan ihtiyacın toplumun geniş kesimlerinde açıkça hissedildiği, başlatılan sürecin siyaset üstü bir sorumluluk anlayışıyla sahiplenilmesi gerektiği ifade edildi. Barolar, tüm toplumsal tarafların ve siyaset kurumlarının katkısıyla sürecin ilerletilmesi yönündeki kararlılıklarını kamuoyuna duyurdu.