DR. DÖLEK’TEN ÇARPICI UYARI: MUŞ İÇİN SİSMİK ALARM
Bingöl Yedisu Fayı’nda beklenen büyük depremin Muş'u doğrudan etkileyebileceğini belirten Dr. İskender Dölek, zemin yapısı, yapı stoku ve farkındalık eksikliğine dikkat çekerek “Muş ciddi risk altında” uyarısında bulundu.
Muş Alparslan Üniversitesi Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. İskender Dölek, Bingöl Yedisu Fayı’nda beklenen büyük depremin Muş üzerindeki olası etkilerine ilişkin dikkat çeken bir değerlendirme yaptı. Dölek, "Deprem sadece fayın geçtiği ili değil, çevresindeki tüm illeri etkileyebilir. Muş için ciddi riskler söz konusu" dedi.
Yedisu segmentinde 240 yıllık stres birikti
Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun doğu ucunda yer alan Yedisu segmentinin, 1784 yılından bu yana büyük bir deprem üretmediğine dikkat çeken Dölek, bu durumun yaklaşık 240 yıllık bir stres birikimini gösterdiğini belirtti. Kandilli Rasathanesi (KOERI) ve AFAD’ın verilerine atıf yapan Dölek, bu segmentte 7.0 ve üzeri büyüklükte bir depremin beklendiğini söyledi.
Muş doğrudan etkilenebilir
Yedisu Fayı'nın Bingöl sınırları içerisinde yer almasına rağmen, bu bölgede meydana gelebilecek büyük bir depremin Muş üzerinde doğrudan ve dolaylı etkiler yaratabileceğini vurgulayan Dölek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Varto, Korkut, Bulanık ve Malazgirt ilçeleri bu segmente yakın konumda. Oluşabilecek yüzey dalgaları, bu bölgelerde bile orta-yüksek şiddette sarsıntılar yaratabilir. Ayrıca Varto-Hınıs segmentinin tetiklenmesi ve heyelan riski taşıyan alanların etkilenmesi olasılığı göz ardı edilmemeli.”
Dölek, bu gerçeklerin ışığında komşu illerdeki bir depremin bile Muş’ta yıkıcı sonuçlara neden olabileceğini ifade etti.
“Uzaklık, güvenliğin garantisi değildir”
2023 Kahramanmaraş merkezli depremleri örnek gösteren Dölek, Adıyaman gibi merkez üssünden uzak şehirlerin bile büyük yıkım yaşadığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Depremin büyüklüğü ve enerji yayılımı, sadece merkezde değil, geniş bir alanda etkili olabilir. Bir ilin sağlam zeminde bulunması ya da fay hattına uzak olması, güvenli olduğu anlamına gelmez. Eğer yapılar depreme dayanıklı değilse, sarsıntının merkez üssü nerede olursa olsun, felaket kapınızı çalabilir.”
Muş Ovası’nda büyüyen tehlike: sıvılaşma riski
Muş şehir merkezinin yerleşim alanlarının son yıllarda ova yönüne doğru genişlediğine dikkat çeken Dölek, yapılan jeofizik ve sondaj temelli çalışmaların alüvyon kalınlığının sanılandan fazla olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Dölek, “Muş Ovası’nın doğu ve güneydoğusunda alüvyon kalınlığı 100–150 metreyi aşmaktadır. Bu zeminler doygun suya yakın, gevşek yapılı ve düşük Vs30 değerlerine sahiptir. Bu durum sıvılaşma riskini ciddi oranda artırıyor. Yani bir deprem anında sadece yapıların sağlam olması yetmez; zemin de buna uygun olmalıdır” dedi.
“Varto Depremi unutulmasın ama yetmez”
1966 yılında yaşanan ve 2 bin 394 kişinin hayatını kaybettiği Varto Depremi’nin Muş’un hafızasında derin izler bıraktığını belirten Dölek, o tarihten bu yana yapı stokunda istenilen dönüşümün sağlanamadığını söyledi. Dölek açıklamasını şöyle sürdürdü, “Yaptığımız yerel taramalarda, yapı stoğunun önemli bir bölümünün mühendislik hizmeti almamış, yığma ya da zayıf betonarme yapılardan oluştuğunu gözlemledik. Üstelik yeni konutların büyük kısmı da alüvyon zemin üzerine inşa edilmiş. Zemin sıvılaşması ve büyütme etkileri çoğu zaman dikkate alınmıyor.”
Dölek’ten üç kritik öneri
Dr. İskender Dölek, Muş’un depreme daha dirençli bir kent haline gelmesi için şu üç alanda acil adımlar atılması gerektiğini dile getirdi:
Zemin risk haritaları hazırlanmalı: “Sıvılaşma tehlikesi göz önünde bulundurularak yapılaşma bu haritalara göre yönlendirilmelidir.”
Yapı stoğu güçlendirilmeli: “Ova yerleşimleri başta olmak üzere, kırsal alanlarda yapı güvenliği yeniden gözden geçirilmeli.”
Toplumsal farkındalık artırılmalı: “Artık ‘Komşuda deprem oldu bize ne?’ anlayışından çıkmalıyız. Eğitim, tatbikat ve medya kampanyalarıyla toplumun afete hazırlık kültürü güçlendirilmelidir.”
“Deprem kader değil, hazırlıksızlık felakettir”
Açıklamasının sonunda önemli bir mesaj veren Dölek, yalnızca kendi fay hattı nedeniyle değil, çevre illerdeki potansiyel depremler sebebiyle de Muş’un yüksek risk altında olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti, “Altta alüvyon, üstte risk var. Bu nedenle Muş’ta yapılacak her yapı, sadece mühendislik değil, jeoloji disiplini açısından da titizlikle değerlendirilmeli. Unutulmamalıdır ki, deprem kader değil; hazırlıksızlık felakettir.”