MAUN’DA CİLTLEME SANATI VE TARİHİ SEMİNERİ
Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) İslami İlimler Fakültesi’nde (İİF) Ciltleme Sanatı ve Tarihi semineri düzenlendi.
Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) İslami İlimler Fakültesi’nde (İİF) düzenlenen Ciltleme Sanatı ve Tarihi seminerinde, öğrencilere unutulmaya yüz tutmuş ciltleme sanatı anlatıldı. İİF’nin konferans salonunda düzenlenen seminer Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivleri Araştırmacısı ve Marmara Üniversitesi Nadir Eserler Uzmanı Mustafa Sulu tarafından verildi.
2 gün süren Ciltleme Sanatı ve Tarihi seminerinde Teorik ve uygulamalı olarak öğrencilere, el yazması ve yıpranmış tarihi kitapların gün yüzüne nasıl çıkarılacağı hakkında bilgi verildi. Seminere Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Karadağ, İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cahit Karaalp, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Gelecek nesillere ciltleme sanatını aktarmayı hedeflediklerini belirten Mustafa Sulu, konuşmasında şunları dile getirdi; “Ben Marmara Üniversitesinde Nadir Eserler Bölümünde görev yapıyorum. Muş Alparslan Üniversitesinde Ciltleme Sanatı ve Tarihi programı hazırlandı. Unutulan eserleri yeniden öğrencilerimize ve üniversite camiamıza tanıtmak için buraya geldik. Burada en önemli olan eserlerin nasıl yapıldığı hem görsel hem de uygulamalı olarak anlattık. Ben yaklaşık 30-35 yıldır bu tür eserlerle uğraşıyorum. Eserin hangi hastalığa yakalandığını, nasıl yakalandığını, hangi iklimlerde depolarda saklandığını ve bu iklimlerden sonra kitabın ne hal aldığını anlattık. Milli değerimiz olan eski Kuran’ı Kerim’lerden tutun yazma eserlerine kadar bunların içinde mühendislik ve tıp kitapları var. 600 yıllık bir imparatorluğunun neticesinde olan eserler var. Osmanlı döneminde önce Selçuklu döneminde de olan eserler var. Tamamen parçalanmış yok olmaya yüz tutmuş bir eserin yeniden ona hayat veriyoruz. Aslını bozmadan asitsiz kağıtlarla tekrar bunu gündeme getiriyoruz. Bizden sonra gelecek nesillere bu eserleri daha iyi bir şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Bizim dedelerimiz neler yapmış bunları yok olmaktan kurtarmak istiyoruz. Bizim bir sloganımız vardır. ‘İlmin devamı kitaplar ile kitapların devamı ise restorasyon ve cilt sanatı ile olur’ diyoruz” dedi.
Seminerin moderatörlüğünü üstlenen Öğr. Gör. Selahattin Aslan ise; “Bugün cilt sanatı ile ilgili bir program düzenledik. Tarihten günümüze kadar cilt sanatının uğramış olduğu evreleri, hangi aşamalardan geçtiğini, hangi tür ciltlerin yapıldığı, hangi dönemlerde hangi üslupların kullanıldığı, bu üslupların hangi bölgelerde değerlendirildiği, gelmiş olduğu kitap sanatlarındaki önemli yeri, cilt sanatındaki kullanılan malzemeleri, hangi tekniklerle yapıldığı ve hangi aşamalardan geçtiğini değerli hocamız Mustafa Sulu bizlere açıkladı. Mustafa sulu hocamız son dönemlerde yaşayan nadir mücedditlerden biridir. Günümüzde cilt sanatı ölüme terk edilmiş sanatlardan bir tanesidir. Bu sanatlar günümüze kadar gelememiştir. Özellikle Cumhuriyet’ten sonraki dönemlerde iyice son bulmuştur. Bu aşama cilt sanatında destek veren kıymetli hocalarımızdan sadece birkaç kişi kalmıştır. Fakat biz ilim insanları ve öğrenciler olarak yüz yıllardır kitaplarla hemhal olduğumuz için yıpranmış bir kitabı nasıl cilde dönüştürebileceğimizi maalesef bilmiyoruz. Tarihe baktığımız zaman bunun çok geniş coğrafyada uygulandığını tarih kaynaklarından dolayı açıkça görebiliyoruz. El yazması kitapların olmazsa olmazı cilt sanatıdır. Cilt sanatı geleneksel sanatlarımızın içinde 5’inci sırada yer almaktadır. Bu cilt sanatı teshibat, ebru, minyatür ve cilt diye geçen bizim geleneksel sanatlarımızdan en önemlilerinden bir tanesidir. Özellikle Ortadoğu’da İslamiyet’ten önce Orta Asya bölgelerinde yapılan kazılarda ilk örneklerine rastladığımız cilt sanatları, daha sonraki dönemlerde özellikle İslamiyet’in kabulünden sonra güzel şeyler güzel kaplara koyulur anlayışıyla meydana gelen ve minvalde gelişim gösteren Allah’ın zatlarını Allah’ın kelamını güzel kaplara koyma anlayışıyla ilerleyen ve özellikle 16’ıncı dönemde zirve yaşayan bir sanattan bahsettik. Hocamız bu konuda bizleri aydınlatıp bilgilendirdi. Hepimiz sonuçta bu sanatı unutmuşuz. Öğrencilerimiz en azından geçmişte böyle bir sanatın olduğunu bilecekler. Şuan bölgede sayamayacağımız sayıda el yazması kitaplarımız mevcut. En azından bir el yazması kitap ellerine geçtiği zaman onu nasıl restore edeceğini, nasıl ciltleyerek hayata kazandırmayı öğrenecekler. Programımız geçmişten günümüze bir aktarıma vesile olacaktır. Öğrencilerimiz bu konuda umut ediyoruz ki bilgi sahibi olacaklar” şeklinde konuştu.