SUNDURMA KAZASI SONRASI ONER İNŞAAT’TAN AÇIKLAMA: “İŞ GÜVENLİĞİ ÖNCELİĞİMİZDİR”
Muş’ta yapımı süren okul inşaatında meydana gelen sundurma çökmesinin ardından açıklama yapan ONER İnşaat, olayın abartılı şekilde yansıtıldığını belirterek, iş güvenliği konusunda gerekli tüm adımların atıldığını vurguladı.
Muş’ta yapımı devam eden Prof. Dr. Fuat Sezgin Anadolu Lisesi inşaatında 14 Haziran 2025 tarihinde sundurmanın çökmesi sonucu iki işçi hafif şekilde yaralandı. Olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri, yaralılara ilk müdahaleyi yaparken, bir işçinin ayak bileğinde kırık tespit edildiği ve gerekli tedavilerin uygulandığı belirtildi.
İnşaatı yürüten ONER İnşaat’tan yapılan açıklamada, kazanın ardından firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Koç’un hem olay yerinde hem de hastanede süreci bizzat takip ettiği, doktorlardan bilgi aldığı ifade edildi.
Acil toplantı yapıldı
Kazanın ardından Erdal Koç’un, iş ortakları, mimar ve mühendisler ile yapı denetim firmalarının katılımıyla acil bir toplantı gerçekleştirdiği bildirildi. Toplantıda kazanın neden ve nasıl meydana geldiği değerlendirildi ve alınması gereken ek tedbirler masaya yatırıldı. Firma, olayın tekrarlanmaması için gerekli adımların atılacağını vurguladı.
“İnşaatın çökmesi gibi yansıtılması kamuoyunu yanıltıyor”
ONER İnşaat tarafından yapılan açıklamada, sundurmada yaşanan çökme olayının “binanın tamamen çökmesi” gibi lanse edilmesine tepki gösterildi. Bu tür haberlerin kamuoyunu yanlış yönlendirdiği ve firmanın itibarını zedelemeye yönelik olduğu ifade edilerek, bu tarz paylaşımların kamu vicdanına bırakıldığı vurgulandı.
“Önceliğimiz her zaman iş güvenliği oldu”
Açıklamada ayrıca, ONER İnşaat’ın 1998 yılından bu yana Muş ve birçok ilde konut ve kamu projeleri yürüttüğü, halen yaklaşık 100 kişiye istihdam sağladığı bilgisi de paylaşıldı. Firma, 27 yıllık tecrübesi boyunca iş güvenliği ve kaliteyi temel ilke olarak benimsediğini vurguladı.
Kazadan hafif yaralı şekilde kurtulan işçilere geçmiş olsun dileklerini ileten firma yönetimi, olayın sosyal medyada abartılı biçimde paylaşılmasını da eleştirerek, bu tür yaklaşımların “sözde basın mensupları” tarafından bilinçli olarak yapıldığını ileri sürdü.