Bedrettin KELEŞTEMUR

Tarih: 11.05.2025 16:23

ALI KUL OSMONOV’U ANIYORUZ…

Facebook Twitter Linked-in

ALI KUL OSMONOV’U ANIYORUZ…

Bedrettin KELEŞTİMUR

Elâzığ Valiliği, TÜRKSOY, Elâzığ Belediyesi, Fırat Üniversitesi ve Manas Yayıncılığın İşbirliğiyle Kırgızların meşhur şairlerinden Alıkul Osmonov, Doğumunun 110. Yılında ihtişamlı bir törenle anılıyor. 

Elâzığ Valisi Numan Hatipoğlu, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev ve Elâzığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın imzasını taşıyan davetiyede şöyle deniyor; 

“Kırgızların dünyaca ünlü yazarı Cengiz Aytmatov’un büyük saygı duyduğu Türk Dünyasının önemli bir kültür merkezi olan Elâzığ Şehrimizde, ortak kültür ve birlik şuuru oluşturma, bu değerleri paylaşma ve kaynaştırma amacıyla Kırgız halkının en önemli şairi Alıkul OSMONOV’u anmak üzere düzenlenen, “DOĞUMUNUN 110. YILINDA ALIKUL OSMONOV” ve dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanının 1030. Yılı münasebetiyle hazırlanan “MANAS DESTANI’NIN 1030 YILI” programına teşriflerinizden onur duyarız.”

Bir an gözlerim, Alıkul Osmonov’un, “30 Yaş Şiirine…” gidiyor. O şiirde, şairin gönül dünyasına yolculuk yapıyorsunuz…

“Evet, ömür hem kısadır hem de az

Kader onu ölçüsünden çok yapmaz

Az mı çok mu çekerdim de sineye

Oktan hızlı olmasından döner baş

Daha dün hiç hesabımda yok iken

Nerden çıktı birden bire otuz yaş”

Alıkul Osmonov’un hayatı, kendi içerisinde acımasız kıssalardan oluşan, “Çile romanıdır!” 

Tebessüm ve Sabrı bir arada, aynı ilmekte dokuyorsunuz! Karşınıza öyle bir hayat kilimi çıkıyor ki, “ümitsizliğe meydan okuyan bir yürekli duruş…” Hayatın çılgın dalgalarına karşı, tahammülle kulaç atmak ne demektir?

Onun tek can yoldaşı şüphesiz ki, kalemi olacaktı! Şairimizin daha çok küçük yaşlarda anne ve babasını kaybedecekti… Biricik amcası, kendisini yetimler evine teslim edecekti! Hayatının en zorlu cilvesi belki de, ‘ayrılık ve yalnızlıkla imtihanı…’ olacaktı. Acılar, keder rüzgârları üzerinden eksik olmayacaktı…

En yakınındaki arkadaşlarını ve bebeğini ölüm alacaktı! Her haliyle, Hz. Eyyüb’ün sabrıyla hayata dokunacaktı… Metanetiyle hayata gülümsemeyi eksik etmeyecekti… 

Ali Kul Osmonov, hayatının son döneminde şu veciz ifadeleri bizlere miras bırakacaktı; “Ben Allah’ıma şükretmeliyim, bir mum gibi erisem ne olur? Kimseye yalan söylemedim! Haram işler yapmadım, Kötülük yapmadım, günah işlemedim, insanlar bana değer veriyor, şairlik borcumu da ödedim, bu dünyadan kimler geçti, Neden ölümden korkuyorum? Öbür dünyaya gitmem gerekiyor, Allah öyle istiyor. İnsana hayatı da, ölümü de veren O.” 

İnancımızda, “Ölmeden önce ölme!” sırrı var ya, o sırra boyanmak ne demektir? İnsanın, fani âlemden baki âleme kendisini hazırlamasıdır…

Alıkul Osmonov, 12 Aralık 1950 tarihinde, günümüzden 75 yıl önce, Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te, ruhunu Allah’a teslim ettiğinde, 35 yaşındaydı…

Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre, 35 yaş, henüz yolun yarısıdır;

“Yaş otuz beş yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, 

Gözünün yaşına bakmadan gider.”

Bir şey vardı, Alıkul Osmonov, geride güzel eserler bırakacaktı. Doğayı ve aşkı eserlerinde bizlere anlatacaktı! Kutsal olarak bildiğimiz, ‘emeğe olan şükran borcumuzu…’ hatırlatacaklardı. Şiirler, bizlere deryalarda yüzmeyi öğreten şiirlerini miras olarak bırakacaklardı. En önemlisi de, “dürüst, samimi, içten, duyarlı bir hayat hikâyesi…” 1935-1950 yılları arasında, 10 civarında şiir kitabında imzası olacaktı!

Alıkul Osmonov’un yaşadığı dönem (1915-1950) yıllarına/ o yılların Ata yurdunda genel fotoğrafına şöyle bir bakıyoruz, “Kırgızların en karışık dönemidir!” Şairimizin, öyle yürekten seslenişi var ki, “Tüm yükünü ben boynuma alayım, sen dert çekme, ben çekerim vatanım!” 

Böylesine asil bir duruşa ve o duruşun ortaya koyduğu vatan sevdası, “içli bir yüreğin haykırışıdır!” 

Alıkul Osmonov’un şu mısralarına kulak veriniz lütfen,

“Halk için yol cehennem olsa geçmek gerek

Halk için dipsiz denizlerden geçmek gerek

Halk için kör, çolak, sağır olup

Halk için su serpmiş gibi sönmek gerek!”

İşte, asıl edebi tavırda, “halka gitmek budur!” 

Günümüz lisanıyla buna bizler, ‘aydın duruşu…’ veya o duruşu bizler, ‘aydın hareketi…’ olarak da yorumlayabiliriz. 

Düşünebiliyor musunuz, “Teknik Eğitim fakültesinde okuduğu yıllarda zor günler geçiren bir aydın! Tokombaey’e gün gelecek içini dökeceklerdi; “Bana yardım edecek, elimden tutacak kimsem yokmuş, artık ne yaparım bilmiyorum!” 

Her şeye rağmen güçlü bir iradeyle halka/ kendi halkına gidecektir.

“Bahar bu, aman dikkat rüzgâr üşütmesin

Çok durmayacak bu kara bulutlar

Bütün yükünü ben üzerime alayım

Sen dert çekme ben çekerim Ata Yurt!”

Ey vefalı dost, Bişkek’ten Elâzığ Şehrine mısraların ruhuyla selamlar getirdiniz…

“Kendin Ol!” sözüyle birlikte saf tutarak, geleceğe doğru yüzümüzü dönüyoruz…

Elâzığ Şehrinde, ‘tarihin vuslat şehrinde…’ Kırgız halkının en önemli şairi Alıkul OSMONOV’u anmak üzere bir araya geldik… Manas Destanında tarihi yaşamak için bir araya geldik…

Birliğimiz ve beraberliğimiz daim olsun (amin)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —