Bedrettin KELEŞTEMUR


ATATÜRK’ÜN ELAZIĞ’A GELİŞİ

FİKİR BAHÇESİ


ATATÜRK’ÜN ELAZIĞ’A GELİŞİ

Bedrettin KELEŞTİMUR

Tarih, 17 Kasım 1937… Atatürk’ün Elazığ’a gelişlerinin üzerinden 86 koca yıl geçmiş… Her yıl, Atatürk’ün Elazığ’a gelişi anısı, ‘hafızalara taşınır’ 

Elâzığ Şehrinin hafızasında, “Milli Mücadele Ruhunu…” düşünürüm!

Milli Mücadeleyi destekleyen, “Satvet-i Milliye Gazetesi…”

“Elâzığ Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti…”

O cemiyette yer alan asil aileler…

O yılların fotoğrafı ‘genelde’ bir daha gözler önüne getirilir. 

Tarihi derinden derine tefekkür ederim.

Tarih, 17 Kasım 1937…

Atatürk’ü, Elazığlı büyük bir coşkuyla nerede karşıladı?

Bugünkü, tren garında! 

Gazi, bütün yurt gezilerine, ‘tren yolculuğu’ ile gerçekleştirmiştir!

Gazi, Samsun- Çarşamba Demiroğlu’nun temel atma töreninde yaptığı konuşmalarında,

(21 Eylül 1924) milletine tarihi mesajı da veriyordu;

“Bu memlekete iki şey gerek. Yol ve Okul...” 

Muasır medeniyetler seviyesini yakalamanın önemli tılsımı burada!

Elazığ, 30 Haziran 1934 yılında tren garına kavuşur! 

Ulaşım, ticaretin olduğu kadar ülke kalkınmasının belki de en önemli alt yapısıdır. 

1923-1938 Döneminde, ülkenin baştanbaşa demiryolu ağı ile donatıldığını görüyoruz.

2023 yılında gelişmiş ülkelere şöyle bir bakıyoruz; ‘teknolojiyi rayların üzerine taşımıştır’

Hızlı tren projesi bütün gelişmiş ülkelerin ‘hedef politikaları’ haline gelmiştir.

Atatürk’ün Elazığ’a gelişinin 86. yıldönümünde, ‘hızlı trenle’ karşılamak isterdim!

Bu hızlı trenin bir yanda, ‘tarihi ipek yolu’ üzerinde bizleri, Türkistan’la yakınlaştırmasını,

‘Hicaz demiryolu’ ile bölgede bir emniyet yoluna dönüştürmesini arzu ederdik! 

10. yıl marşını okurken şu mısralar gözlerimizi ısırıyor;

“Örnektir uluslara açtığımız yeni iz;

İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz

Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz;

Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz” 

Anadolu’nun, “bir akıl” ve “ortak şuur” etrafında kenetlenmesi…

21. asır Türk insanının en büyük idealidir!

O ideal, “gönül coğrafyamızla” birleşmemizdir!

O ideal çerçevesinde, “17 Kasım’ı ve tarihi tefekkür” etmek isterim!

Bu şehir, “Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarını” hangi gaye ile başlattı?

Bu şehir, “Türk Dünyası Hizmet Ödüllerini” hangi gaye ile verdi?

Gazi Atatürk’ün, “Hazar Gölüne” olan hayranlığı nereden geliyor?

Elazığ Halkevi’nde, “Harput Musikisini” dinlerken yönelttiği sorular?

Kerkük’e, Halep’e, “Fuzuli diyarına…” çağrıdır!

Gazi’nin, “dil bir köprüdür, tarih bir köprüdür, kültür bir köprüdür!”

O sözler, “Uluğ Türkistan” içindir

O sözler, “Evlad-ı Fatihan Yurdu” içindir

Bu milletin idealinde, “esarete” savaş vardır!

Bu milletin idealinde, “cehalete” savaş vardır!

O savaşı ilk olarak ne ile başlatacaktır?

Temeline, “milli” yani bu milletin, “kendisi…” olan;

(Milli) Eğitim, dil, tarih, kültür, iktisat, savunma” politikalarıdır!

Cumhuriyetin ilk döneminde;

“Etibank, Sümerbank, Çimento ve Şeker Sanayinin” izlerini görürsünüz!

Gazinin Elazığ’a teşriflerinin 86. yıldönümünü kutlarken, bu şehirde elbette,

Etibank’ın, Sümerbank’ın bu millet için önemini bir daha düşüneceğiz!

Sektörlerin bugünkü durumlarını sorgulayacağız! 

Akıl, irade, vicdan, gönül, zevk, estetik kavramları…

Her biri, bu millete heyecan vermiştir/ veya yaşatmıştır!

Ecdat hatıralarını yâd ederken, “vatanı bir gül bahçesi” olarak ihya eden o kutsi şahadeti bileceğiz.

Alın teriyle de, hangi hazzı yaşadığını düşüneceğiz!

O manevi haz ile bizler yüksek bir moral kazanabiliriz!

O manevi haz ile içimizden, “bilge kişileri…” asra taşıyabiliriz!

O manevi haz ile “ferasetimizle” idrak zenginliğine erişebiliriz!

Ecdadın bizlere bıraktığı en büyük hatıra ve hizmet;

Bu milleti kendi içerisinde ki, “fedakârlık” ve “ahde vefa” duygusudur!

O hissin en büyük kazanımı; bu milleti kalkınma yolundaki en büyük dinamiğinin; toplumdaki, “manevi bağların” güçlü oluşudur!

Şöyle bir düşünüyorum da, “85 milyon insanımız…”

Bir akıl, bir yürek olsa; “780 bin km2 vatan coğrafyası…”

Cennet misali bir baştan öte başa ihya olur, efendim…

1935 yılı Elazığ’ın merkez nüfusu, “23 bin 178’dir…”

1935 yılı; Ankara (122 bin 720), İstanbul (758 bin 488), İzmir (170 bin 959)

1935 tarihi, Türkiye’nin nüfusu ise, “16 milyon 158 bindir…”

O tarihlerde Atatürk’ün hedefinde; “nitelikli büyük nüfus ideali” vardır.

Atatürk Elazığ’da, “yüksek bir kültür ve moral” bulmuştur!

Elazığ o dönemin, “bilge şehirleri” içerisinde ismi anılmaktadır!

17 Kasım 1937 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk ve beraberindeki bir heyet trenle Elazığ’a teşrif etmişlerdir. Atatürk’ü, dönemin Elazığ Valisi Şefik Bicioğlu, Belediye Başkanı Kemal Şedele, Garnizon Komutanı Korgeneral Abdullah Alpdoğan ve kalabalık bir halk topluluğu coşkuyla karşılamışlardır. Bu ziyareti sırasında Atatürk Mamuretü’l Aziz olan şehrin ismini “Azığı Bol, Azık İl” anlamına gelen “Elazık” olarak değiştirmiştir. Elazığ Belediyesi’nin 23.11.1937 tarihinde yapmış olduğu toplantıda da isim değişikliği belediye meclisince kabul edilmiş ve zabıt tutanaklarına geçmiştir (Topal, 1997: 36-47). 10 Aralık 1937 tarihinde icra Vekilleri Heyeti'nin 7806 sayılı kararnamesiyle Elaziz beldesinin adı Elazığ olarak değiştirilmiş, karar 31 Aralık 1937 tarihinde bir tamimle duyurulmuştur (Düstur, Tertip 3, C. 19, Ankara 1938, s. 136-137).

(Şahin Yedek (Munzur Üni. Öğr. Üyesi)

Atatürk 12 Kasım 1937 Tarihinde, Başbakan Celal Bayar ile birlikte yurt gezisine çıkarlar.

Sivas, Malatya, Diyarbakır, Ergani ve 17 Kasım 1937 tarihi, Elazığ gezileridir!

Vefatlarından bir yıl öncedir!

Bu gezinin önemli izleri/ izlenimleri söz konusudur.

Sivrice’nin/ Gölcük’ün eşsiz güzelliği Ata’yı etkiler;

Buraya, “Doğu’nun Yalova’sı” diyecektir.

Elazığ Öğretmenevi/ o dönem halkevinde;

Atatürk’ün de katıldıkları program göz doldurur;

“Harput Musikisini” takdirle dinlerler!

Gazi Atatürk, Elazığ’dan Pertek’e geçeceklerdir…

Burada, “Singeç Köprüsünün açılışını” yapacaklardır.

2023 yılında şunu düşünürüm, “Pertek Köprüsünün önemi…”

Gözlerimde daha da büyüdü!

Tarih bir bakıma geçmişten günümüze mukayese ilmi de diyebiliriz!

Selam ve muhabbetle