Bedrettin KELEŞTEMUR


BİZİM EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ

FİKİR BAHÇESİ


BİZİM EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ

Bizim en büyük düşmanımız kimdir veya kimler olabilir?

Maalesef içerisinde yaşadığımız şehirde de, ülkemde de, gönül coğrafyamda da; elimizi, kolumuzu bağlayan, “Haset…” olmuştur.

Kendi ellerimizle, şehrin geleceğine, 

Belki de farkında olmadan, şehrimizin veya ülkemizin en önemli hamlelerine,

“Set…” çekiyoruz!

Bu sete, bizler şahsen, “kendi ellerimizle ördüğümüz/ veya kördüğümümüz, nefis seti!” olarak da düşünebiliriz.

Bizlerin asıl, ‘nefis setini…’ yıkma kararlılığını göstermeliyiz!

Özetin özetimi, kendi insanımıza; ‘güvenilir’ olmalıyız.

Düşünelim, “birbirimize omuz veren mi” olacağız?

Yoksa “omuz vuran mı?”

Bakara Suresi 148.nci ayeti birlikte okuyalım;

“Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın!

Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter!”

Bizlerden istenen nedir?

“Salih amel!”

Peki, o halde, ‘salih amel’ nedir?

Salih amel, “Din ve dünya işlerinde faydalı iş!” 

Salih amel, “iyi, hayırlı, erdemli, doğru, faydalı, helâl ve huzur verici…”

Birbirimizi tenkit etmekten ziyade geliniz, ‘empati’ yapalım!

Bizler gerçekte, ‘kendimizden kaçıyoruz’

Kendimizden kaçtıkça da, ‘özgüvenimizi’ kaybediyoruz.

Bu şehri de/ bu ülke de; ‘kıskançlık duvarlarını yıkacağız’

Her şeye rağmen, ‘insana yöneleceğiz’

İşte o zaman kazanabiliriz!

 

KENDİSİNİ BİLMEYENLERE

Kendisini bilmeyenlere, ‘fırsat vermeyelim’

“HA SANA!” şiirimizde ne diyoruz;

“Ha kendini bilmeyene, ha sana!

“Söz gümüş, sükût altın!” anlasana

Bir çift sözümüz olur, şu âleme!

İtibar etmez misin sen kâleme?

“Söz uçar, yazı kalır” anlasana

Doğruyu eğriden ayırmaz mısın?

Söyle! Hak diliyle çağırmaz mısın?

Canları sevgiyle doyurmaz mısın?

Dostluklar baki kalır, anlasana!”

Hayatımızın bütün mücadelesi, ‘insana layık olduğu yeri vermektir’

Hiç kimseyi/ hor ve hakir görmeye hakkımız yoktur.

Rahmetli Abdurrahim Karakoç’un, “İncinmesin” şiiri o kadar nefis ki?

“Gölgesinde otur amma

Yaprak senden incinmesin.

Temizlen de gir mezara

Toprak senden incinmesin!”

Ne vatan, ne bayrak, ne uzak ve ne de yakın hiçbir canlı senden incinmesin!

Var mı, günümüzde böyle bir yürek?

Belalara bile tebessüm eden bir yürek!

Bakara Suresi 114ncü ayette şöyle buyruluyor;

“Allah’ın mescitlerinde, O’nun isminin zikredilmesini men eden ve oraların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir?

İşte onların oralara, ancak korkan kimseler olarak girmeleri, gerekirdi. Onlar için dünyada bir rezillik, yine onlar için ahirette de (pek) büyük bir azap vardır!”

Bakara Suresi 27nci ayette de şöyle buyrulur;

“O kimseler ( o fasıklardır) ki, Allah’a verdikleri sözü katiyen kabul ettikten sonra bozarlar. 

Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabalar ve mü’minler arasındaki irtibatı) keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.”

Bu milletin düşmanları belli, artık alenileşmiş! 

Kendisini gizlemiyor da?

Bizim her zaman için yaptığımız nedir, “sağduyuya çağrıdır!”

Sağduyunun olduğu yerlerde, “nefis yoktur!” 

Gönül/ veya gönüller vardır.

Merhaba, “en büyük düşmanını yenen gönül insanları…”

Bizim en büyük seferberliğimiz, ‘gönül dünyasındadır.’