ÇOCUKLARIMIZ
Çağımızın en büyük sorunu gerçek dünyayı terk edip sanal bir dünyaya mahkum olan çocuklarımızın içinde bulunduğu ruh hali olsa gerek.
Eskiden ağlayan çocukları susturmak için anneleri ağızlarına emzik tıkıştırır daha büyüklere ise şeker vererek oyalanmaları sağlanırdı. Günümüzde ise anneler çocuklara cep telefonlarını ya da tablet vererek susturmak yolunu seçmekte.
Bir cep telefonunun, tabletin yaydığı radyasyonun oluşturduğu manyetik alanın, gözü gibi esirgediği çocuğa ne denli bir zarar verdiğini sanırım kestiremiyorlar. Kaldı ki bir de çocuğun girdiği sitelerdeki içeriklerin onun ruh sağlığını nasıl bozduğunu ise hiç hesaba katmadıklarını düşünüyorum.
Geçenlerde meslektaşım olan bir sınıf öğretmeni arkadaşıma kolejin birinde öğretmen aradıklarını, isterse gidip görüşmesini istedim. Arkadaşım başından geçen bir olayı anlatınca adeta şok geçirdim. Bir yıla yakındır yedi yaşındaki torunuyla ilgilendiğini, çocuğun son derece ruh sağlığının bozulduğundan söz etti. Pandemi döneminde ailesi yani anne ve babası sanırım (artık annesi mi babası mı ya da ikisi mi bilemeyeceğim) çocuğu susturup oyalamak için eline telefon, tablet veriyorlar. Bir süre sonra çocuk gece yarıları acı çığlık atarak kan, ter içinde uyanıp, ağlıyormuş. Başında bulunan aileden kimse saatlerce uyuması için beklermiş. Durum öyle bir kerteye varıyor ki annesi, babası, ninesi ve arkadaşım için geceler bir kâbusa dönüşüyor. Daha fazla buna dayanamayan arkadaşım torununu doktor doktor gezdiriyor. En sonunda Ege Üniversitesinde psikiyatri profesörü olan birine gösteriyorlar. Profesör ciddi bir muayene ve tetkiklerden sonra “uyku terörü” teşhisini koyuyor ve sebebinin de internetten izlediği ruh sağlığını bozan film ve videolar olduğunu söylüyor. Derhal tablet, telefon gibi dijital aletlerin elinden alınması ruh sağlığına kavuşana kadar tiyatro, drama ve terapilerle bu zor süreci geçirmesi isteniyor. Ayriyeten ellerinden geldikçe arkadaşlarıyla mahallede oyun oynaması için olanak sağlanması için çaba sarf etmelerinden söz ediyor.
Altı ay boyunca bir bebeğe bakar gibi bakıyorlar. Tablet ve telefonu bıraktıktan sonra şu anda uykudan kâbusla uyanması geçmiş ama arada bir uyanıp hala uzun süre uykuya geçemediği geceler maalesef devam etmektedir. Dolaysıyla arkadaşım olan dedesi daha uzun bir süre mesleğine ara vermesi gerekiyor.
Diyeceğim o ki bu sorun çocuk olan hemen hemen her evde mevcuttur sanırım. Bu kadar ciddi bir durum Dünyanın başında varken her gece televizyonlarda havanda su döven açık oturumlara ne zaman konu olacak? Ya da Serengeti’deki hayvanların belgeselini çekmekte bir biriyle ünlü belgesel kanalları ne zaman bu koyuya değinecek merak ediyorum.