HIDRELLEZ KAVRAMI VE HIDRELLEZ BAYRAMI!
Bedrettin KELEŞTİMUR
Hızır (as.) bizim inancımızda var. Kehf Suresi 60. Ayette şöyle buyrulur, “(Ey Resulüm!) Bir zaman Musa, (kendisine hizmet eden) o gence (Yûşa bin Nûn’a); “artık durmayacağım; tâ ki (Hızır’ı bulmak üzere) iki denizin birleştiği yere varacağım yahut (onu buluncaya kadar) senelerce vakit geçireceğim!” demişti.”
Kehf Suresi 65. Ayette ise şöyle buyrulur; “Derken ikisi, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu (Hızır’ı) buldular.”
Hz. Hızır (as) Hz. Musa zamanında yaşamış, Hak katında Ledün ile şereflenmiştir. Ledün İlmi nedir? “Allah katında melek veya peygamber aracılığı olmadan Allah’ın dilediği kuluna verdiği ilimdir!”
Hz. Hızır (as) hayatta mıdır? Veli insanlar şöyle derler; “Hayattadır, hayat mertebeleri beştir. O ikinci mertebededir. Birinci tabaka-i hayat, bizim hayatımızdır. İkinci tabaka-i hayat, Hz. Hızır ve İlyas (as) hayatlarıdır. Üçüncü tabaka-i hayat, Hz. İdris ve İsa (as) hayatlarıdır. Dördüncü tabaka-i hayat, şehitlerin hayatıdır. Beşinci tabaka-i hayat, Kabir ehlinin hayat mertebeleridir.”
Harput’ta metfun bulunan İmam Efendi (Osman Bedrettin) hazretlerinin hayatını okurken, Hz. Hızır ile geçen bir anısı bütün dikkatleri üzerine çeker; “O (İmam Efendi), Erzurum Bevelkasım Köyü'ne sürekli giderek derslerini hiç aksatmadı. Rivayete göre bir kış günü hocasına gitmek için yola çıktı. Yolun yansına gelmişti ki, şiddetli bir tipi ve sis onu iyice bunalttı. Osman Bedrettin elini açarak Hakk'a yalvarmaya başladı. O, her başı darda kaldığında bunu yapardı. Üzgün bir halde iken, yanında beyaz bir atlı gördü. Gelen bu atlı Osman Bedrettin'e: "Tut elimden" diyerek onu atın terkisine aldı. Bir müddet sonra Bevelkasım Köyü'nün girişinde Osman Bedrettin'i alından indirerek kaybolup gitti. Hocasının kapısını çaldığında, Merami Hazretleri ellerini kaldırmış onun için dua ediyordu. Onu birden karşısında gören hocası, Allaha şükretmeye başladı. Hafız Osman Bedrettin yolda başından geçenleri Hocasına anlatınca: "Ya Hafız, o atlı Hızır'dı" dedikten sonra o gün Hafız Osman Bedrettin'e son dersini verdi.”
Hz. Mevlana, “Her olayı hayır bil, her geceyi Kadir bil, her geleni Hızır bil!” der. Bizlerde sıklıkla kullanılan bir söz vardır; “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez!” Bu bir inançtır, kültürdür, örftür…
Büyüklerimiz bizlere, “Kapıya geleni boş çevirmeyin, belki de kapıya gelen Hızır’dır ”derledi.
İnsanımız arasında genel bir kanaattir. “Hz. Hızır bazen insanlara aksakallı biri olarak yardım etmek için gelirken bazen de onlara bir ilim öğretmek amacı ile gelmektedir!”
Şair Harabi, “Mecmaü’l- Bahreyn’e vardığım zaman/ Hızr’ı bulup cândan kölesi oldum
Ledün ilmin bana eyledi ihsân/ Sırrı sırrullâhın tamamı oldum!”
Eskiler, Yılı; “Kasım ve Hıdrellez olarak ikiye ayırırlardı.”
Dede’m Korkut Ata’mız, “ölümlü- Dirimli Dünya!” diyecekler.
“Al yaprağı elin, rengine bak/ Yeşili bahar, sarısı güz kokar
Üşüyen güneşi dalından kopar/ Yıldızlarla birlikte göğsüne tak!”
6 Mayıs tarihleri, bizlerin irfan kültüründe, “Hıdrellez Günü!” olarak kutlanır.
Bugün, Hızır ve İlyas peygamberin buluştuğu gündür…
Bugün, ‘dirilişi’ asıl baharın geldiğini müjdeler…
Bugün, ‘bolluğu-bereketi…’ ifade eder.
Hıdrellez Günü, “Gönül Coğrafyamızın Bayramıdır!”
Kafkaslarda, Balkanlarda, Anadolu’da, Hıdrellez Günü, “Halk Bayramıdır!”
Gönül Coğrafyamızda; genellikle, ‘yeşillik, ağaçlık, ormanlık ve su kenarlarında…’ büyük kutlama merasimleri büyük coşkularla bizleri ağırlar.
Bugünün anısına; kurbanların kesilir, sofralar kurulur, Ata sporları düzenlenir. Mendil kapmaca, ip atlama, salıncak gibi oyunlar oynanır. Kır gezileri, at yarışları… Maniler söylenir…
Hıdrellez, ‘sosyal dayanışmanın’ en bariz örneğidir! Ecdat, “Kıl sıkışmayınca Hızır yetişmez…”
Kur’an’da, “Hz. Musa ile Hızır’ın yol arkadaşlığı…” O arkadaşlığı tefekkür edelim!
Halkımız, “Hıdrellez yaz kapısı, yedi gün sürer tipisi!”
Kul Hüdai, ‘Hıdrellez’ şiirinde şöyle der; “Hüdai bu günün kıymeti çoktur/ Kıymet bilmeyene insanlık yoktur/ Fitneye fesada karnımız toktur/ Kuruyan toprağa sel Hıdrellez!”
Burada dostları bir daha yâd etmek isterim. Yıllar öncesine gidiyorum. Elâzığ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün binbir emekle gerçekleştirdiği, “Orman Mesire Alanındaki Hıdrellez Programları…” O kadar canlı, o kadar içten, coşkuyu yüreklerde hissederdiniz.
Hıdrellez kutlamaları sürekli olarak, ‘yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapıla gelmiştir. 5-6 Mayıs tarihleri, “Hızır ile İlyas peygamberin yeryüzünde buluştuğu ve darda kalanlara da yardım elinin uzatıldığı bir gündür!” Hıdrellez, Ruz-ı Hızır (Hızır Günü) olarak da bilinmektedir. “6 Mayıs’tan başlayıp 7 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla ‘YAZ MEVSİMİNİ’ 8 Kasım’dan 5 Mayıs’a kadar olan süre ise, Kasım Günleri adıyla ‘KIŞ MEVSİMİNİ’ oluşturuyor.
Geleneksel, ‘halk bayramlarımızdan olan Hıdrellez, Elâzığ ilimizde de büyük coşkularla kutlanır’
Geçmiş yıllar da, ‘Orman Mesir Alanında…’ kutlanan Hıdrellez Bayramı, artık günümüzde, Elâzığ Kültür Park’ta geniş bir katılımla gerçekleştiriliyor. Ülke genelinde, “Hıdrellez Kültür- Bahar Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Elâzığ Şehrinde, halkımızın geniş katılımıyla, piknik ve kır şöleni etkinlikleriyle özüne/ veya ruhuna uygun olarak; “Birlik ve Beraberlik teması…” işlenerek, “Hoşgörü, yardımlaşma, doğa sevgisine…” sıklıkla vurgular yapılarak toplumumuzun temel taşları olarak da bilinen, ‘asli geleneklerimizin yaşatılması’
Bugün, Hızır ile İlyas isimlerini birlikte paylaşıyoruz. Hızır ve İlyas, karada ve denizde darda kalanın yardımına koşmaktadır. Bugün, “Mehter gösterileri, halk oyunları, sergiler, güzel şiiriyet ve sohbetlerle daha farklı bir anlam kazanıyor” Hayata erdemli bir bakışla, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü ve paylaşmayı esas alarak güzelleştirebiliriz. Dualarımızda, “Yarabbi! Rızık ve bereketimizi artır. Bizleri kimselere muhtaç durumlara düşürme. Bizleri, kaldıramayacağımız bir yükle de imtihan etme! Helal lokmanın dışında bir kazanç düşünmüyoruz. Yarabbi! Hz. Hızır (as) bizlere yoldaş/ arkadaş eyle (amin)
6 MAYIS 1927 İLK RADYO YAYINCILIĞI…
İletişim Lisesindeki Yıllar gözlerimin önüne bir daha geldi… İletişim Lisesi Müdürü Ali Canpolat ve Ekibinin gayretleri… Birçok önemli projelere o yıllarda imza atılıyordu… Yıl 2012 Tarihi Radyo Yayıncılığının 85 Yıldönümü… TRT GAP Diyarbakır Radyosu ile N.G. K. Anadolu İletişim Meslek Lisesi “Türkiye’de Radyo Yayıncılığı…” konulu paneli gerçekleştiriyor. Yer, N.G. K. Anadolu İletişim Meslek Lisesi, Prof. Dr. Yasemin Açık Stüdyosu…
Katılımcılar, Bedrettin Keleştimur (Gazeteci Yazar), Fatih Yılmaz ( TRT Diyarbakır Radyosu Müdürü),
Murat Çöküreten ( Program Yapımcısı), İbrahim Halil Şahin ( Prodüktör), Program Yapımcısı, Elif Ece Tiryaki, Müzik Programcısı, Soner Emre, Saliha Öner (FM 23 Radyo Program Yapımcısı)
O yılların heyecanını günümüze kadar taşımak… “6 Mayıs 1927’de Türkiye radyolarının ilk spikeri Sadullah Gazi Avanos’un ilk anonsu; “Allo allo… Muhterem samiin (dinleyiciler)… Burası İstanbul Telsiz Telefonu… 1200 metre tul-u mevç (dalga boyu), 250 kilosikl. Şimdi akşam neşriyatımıza başlıyoruz.”
O anons, Eminönü Sirkeci’deki Büyük Postane’nin üst katında; Radyoya ayrılan iki odanın birisi stüdyo, diğeri teknik oda olarak düzenlenmiş… O tarihi heyecan yaşamalıyız… 1927’lerden günümüze alınan yolculuk…
Sıkıntılarla başlayan yolculuk… Günümüzde, ‘mükemmeli yakalamak anlayışı’
O bilge anlayışa, 2025 yılında; bir daha merhaba demek istiyorum…
4.5.6 MAYIS 2006 MANAS YAYINEVİ’NİN AÇILIŞI
Doğu Anadolu’da ilk yayınevi, MANAS YAYINEVİ geniş bir katılımla açılacaktır. F.Ü. Atatürk Kültür Merkezinde Yapılan Açılış Programına; Kültür ve Turizm Bakanı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen, Azerbaycan Cumhuriyeti Yazarlar Birliği Başkanı ANAR, Avrasya Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı Şair Ali Akbaş,
Misafir olarak katılacaklardı… Hıdrellez Gününde, muhteşem bir açılış töreni Yapılacaktı…
Elazığ Şehri, ‘kurum ve kuruluşlarıyla’ Şair, Yazar ve mütefekkirleriyle…’ Tarihi bir günü bizlere yaşatıyorlardı…
Bu gün vesilesiyle de, MANAS Gönül Evi, o gün 12 Eserin tanıtımını da gerçekleştirecekti…
2025 Tarihine geldiğimizde, MANAS Gönül Evi’nin bu şehre kazandırdığı,
Eser Sayısı, 100 rakamını artık çoktan aşmıştı… 2006 Yılından 2025 Yılına MANAS Gönül Evi, “100’lerce programa…” Ulusal ve Uluslararası Sosyal-Kültürel Projelere imzasını atacaktı…
81 İlimize Model olabilecek bir yapılanmaya gidiliyordu…
6 Mayıs Tarihinde daha neler olsun ki? Hıdrellez Bayramı ile bütünleşen muhteşem programlar…
Selam ve muhabbetle Bedrettin