Bedrettin KELEŞTEMUR


MÜSLÜMAN KİMLİĞİ

FİKİR BAHÇESİ


MÜSLÜMAN KİMLİĞİ

Bedrettin KELEŞTİMUR

Olmamız gereken o kimliği, Kur’an bizlere anlatıyor.

Şairin dediği gibi,

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.”

Ayet, “Müminun (o müminler) kurtuluşa ermiştir.” (Müminun, 1)

Kur’an bizlere, ‘kurtuluş yolunu…’ gösteriyor.

“Onlar namazlarında huşu (korku ve eziklik) içinde olanlardır” (Müminun, 2)

“Boş şeylerden (boş söz ve işlerden) yüz çevirirler” (a.g.e. 3)

“Zekât (vermek) için çalışanlardır” (a.g.e. 4)

“Irzlarını koruyucudurlar” ( a.g.e. 5)

“Emanetlerine ve sözlerine riayet edenlerdir” (a.g.e 8)

Kur’an , “işte onlar…” diyor; “(yüksek makamlara) varis olanlardır” (a.g.e. 10)

Bu kimlik bizlere neler kazandırmıyor ki;

Öncelikle, ‘hayatı…’ bütün kötülüklerden koruyorsunuz!

“Nesli…” bir bakıma geleceği koruyorsunuz!

Hadis, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim!”

Allah Resul’ünün (sav) “ahlakı Kur’an’dı…”

Hz. Ayşe validemiz buyuruyorlar, “O yaşayan Kur’an’dı.”

Dualarımızda ne diyoruz;

Yarabbi! Sen bizleri, Allah Resulü ’nün ‘güzel ahlakıyla…’ ahlaklandır!

 

DÜNYA HAYATI!

Hz. Kur’an dünya ve ahret hayatına çok güzel tasvirler getiriyor;

Ayet, “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir süstür;

Aranızda bir övünmedir, Mallar ve evlad hususunda birçokluk yarışından ibarettir.

Bir yağmurun misali gibidir ki, (bitirdiği) bitkisi ekincilerin hoşuna gider;

Sonra kurur da onu sararmış görürsün; sonra da kuru bir çöp olur.” (Hadid, 20)

Her nedense bu hayatta bizler, “Orta Yolu…” bulamıyoruz.

Çok defa, ‘hırslarımızın…’ ve ‘öfkemizin…’ kurbanı oluyoruz.

Çevremizi gerektiğinde, ‘kırıp döküyoruz…’

Çok cüretkâr ve acımasız oluyoruz.

Bu ayetler, bizleri ‘ikaz…’ ediyor; Sürekli uyarıyor.

Hz. Yusuf (as) bile, 

“Sen bizleri nefsimiz ve hevesimizle baş başa bırakma…”

Ayet, “Her nefis ölümü tadıcıdır. Amellerinizin karşılığı ise, ancak kıyamet günü size tam olarak verilecektir. Artık kim ateşten uzaklaştırılıp Cennete sokulursa; İşte ( o kişi) gerçekten kurtulmuş (muradına ermiş)’tir. Hâlbuki dünya hayatı, aldatıcı menfaatten başka bir şey değildir.” 

(Ali İmran, 185)

Kur’an bizlere, ‘ölümü…’ hatırlatıyor.

Fani ve kısa hayata kapılıp da, “Ahiret Yurdunu…” unutma diyor.

O hatırlatma nedir; “Ölmeden önce ölme sırrı…”

Hayatı bütünüyle, ‘disipline…’ etme.

Ayet, “Allah dilediğine rızkı genişletir ve (dilediğine de) daraltır. Fakat (onlar) dünya hayatı ile şımardılar. Hâlbuki dünya hayatı, ahret yanında (değersiz) bir menfaatten başka bir şey değildir.” (Ra’d, 26)

Gurur, kibir, haset; bütün iyilikleri alır götürür.

Makamla, malla, mülk ve servetle; ‘Şımarmayacağız…”

‘Zevk ve sefa peşine…” düşmeyeceğiz. Vakarımızı ve edebimizi koruyacağız!

Ayet, “Ey insanlar! Muhakkak ki Allah’ın va’di haktır. Öyle ise dünya hayatı sakın sizi aldatmasın!

Ve sakın o çok aldatıcı (şeytan ) sizi (isyana sürüklerken) Allah’ın (affına güvendirmek) ile kandırmasın” (Fatır, 5)

Mutlaka, ‘denge…’ Dünya ile ahret yurdu arasında, ‘köprü…’

İnancımız ne diyor, “haddi aşanlardan…” olma. Sınırları ve hukuku koru.

 

SABIRDA 3 ADIM

Sabır sözlükte, “acı, yoksulluk, haksızlık ve üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme.”

Ayet,(Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır” (Yusuf, 83)

Burada sözü edilen Hz. Yakup sabrıdır.

Ayet, “Sizi mutlaka biraz korku ve açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden bir noksanlık ile imtihan edeceğiz.

(Ey Resulüm!) O halde sabredenleri (cennetle) müjdele!” (Bakara, 155)

Bu da, bizlere pay biçilen sabır…

Ayet, (Habibim, yâ Muhammed!) Artık sabret! Zira şüphesiz ki Allah, iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez.” (Hud, 115)

Evet,

Sabır, ilk önceliğinde; takva sahiplerinin sabrını kendimizce ders olarak alalım…

Bu nasıl bir sabırdır; “Masiyetten (günahlardan) nefsini çekebilmektir!

İkinci adımda, “Musibetlere karşı sabretmek…”

Bunun adına bizler, ‘tevekkül’ ve ‘teslimiyet’ adını veriyoruz.

Üçüncü adımda, “İbadet üzerine sabır

Ayet, “Allah sabredenleri sever” (Ali İmran, 146)

Ayet, “Sabır ve namaz yalnız Allah’tan korkan müminlere kolay gelir” (Bakara, 45)

İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır” (Deylemi)

Hadis, “Allâhü Teâlâ sabredenleri sever” (Taberani)

Hayat nasihattir, en güzel nasihat ise, “Hayatın zorluklarına sabretmektir…”

 

KÖTÜLÜĞE KARŞI İYİLİK!

“Kötülüğe karşı iyilik…” Olur, mu efendim?

Fussilet Süresini okuyun ve bu sürenin üzerinde, tefekkür ediniz!

Ayet ne buyuruyor; “Çünkü iyilikle kötülük bir olmaz. (Sen kötülüğü) en güzel olan (iyilik) ile def ‘et;

Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost olmuştur.” (Fussilet, 34)

İyilik kalplerde, muhabbeti artırır.

Husumeti veya öfkeyi; Güneşin buzu erittiği gibi eritir.

İyilik, kötülük yapan bir kimseye, nedamet/ pişmanlık getirir…

Ayet, “Eğer bir iyiliği açıklar veya onu gizlerseniz, artık şüphe yok ki Allah, Afüvv (çok affedici olan)’dır, Kadir (her şeye gücü yeten)’dir.” (Nisa, 149)

Bir kimseye nasıl karşılık verirsiniz; Ya misliyle, ya affederek Veya iyilikle…

Güzel olanı nedir?

Affedici olmak veya iyilikle mukabelede bulunmaktır.

Bunun neticesinde neler vardır?

Sulhu yani barışı ve huzuru getirir.

Önemli ve üzerinde titrediğimiz bir hadis şöyledir; “Adamın biri Hz. Ebubekir’e gelerek sürekli hakaret etti, O hakaret ettikçe Hz. Ebubekir dinledi, cevap vermedi. Orada bulunan Allah’ın Resulü tebessüm ediyorlardı. Nihayet Hz. Ebubekir dayanamayıp sert bir şekilde karşılık verince,Allah Resulünün çehresi değişti, oradan ayrıldılar. Hz. Ebubekir Allah Resulünün peşinden koşarak ayrılmasının sebebini sordular;

Allah Resulü buyurdular, “Sen sükût ettikçe bir melek senin yerine ona cevap veriyordu. Ama sen ağzını açınca yanına şeytan geldi. Ben Şeytan’ın olduğu yerde bulunmam” buyurdular.

Kötülüğe kötülükle cevap vermek, ancak şeytanı sevindirir…

Şiddetten kaçan bir toplum olabilmek. İyilik denizine doğru yelken açabilmek her birimizin muradı olmalıdır.

Ayet, “(Ey Habibim!) Af (ve kolaylık) yolunu tut; İyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’raf, 199)