Bedrettin KELEŞTEMUR


TEBESSÜM DEYİP GEÇMEYİN

FİKİR BAHÇESİ


TEBESSÜM DEYİP GEÇMEYİN

Bedrettin KELEŞTİMUR

İlanihaye çağrımızdır, “tebessüm et güne, günün beş vaktine… Muhabbetten gönülde güller açar…”

Şunu da gayet iyi biliriz ki, “kötü söz od yatağında taş olur. Güzel söz, bal peteğinde aş olur…”

Tahrim Suresi 6.ayette şöyle buyrulur; “Ey iman edenler! Kendinizi ve aile halkınızı öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır!”

Sürekli hayır işleyelim. Fikrimizle, zikrimizle, elimizle, gönlümüzle, ‘hayırda yarışalım…’ 

Her hayır bir sadakadır, tebessümde sadakadır!...

Ne kadar güzel ve de nezih bir din, “tebessüm sadaka!” Sadakatle birlikte anılır, ‘bizim ulvi dinimiz’

Sakın ha, nefesi zayi etme! Zikret, iyilikle anılsın adın… 

Baharı, dört mevsimde, ‘gönlümüzde yaşatalım’ Kasvet, kuruyan dalları atalım…

Dostlara selâm, günleriniz aydın olsun. Bir bahar serinliğinde tebessüm, yüzünüzden eksik olmasın. 

Şiirde, uhrevi bir esinti… “Nefisle gönül arasında duvar!” Kalbin ritminde yürür bir şehsuvar. Sır gibi saklı bütün hülyalarım…

Sevdalı desinler… Şehrin delisi… Tebessüm eden yüzüne hayranım! Ararım, nerede bu şehrin, velisi? Dost, dosttan ayrı kalana yanarım! Yanarım, ayrı mı düştü Kale’si… Civan yiğitleri sen de ararım!

Asrın nasihati mi diyelim? Gönüllerden yükselen bir çığlığı mı?

Ey dost! Âleme tebessümle, sadaka dağıt. İçindeki tasayı bir bir dağıt! Tevazuunla kanat aç, gönüllere; Gönüller kapısından ‘bahar’ dağıt! Bilelim, sorgulayalım, Bahar; “yeşil, huzur, çiçek, uygarlık” demektir. Rüzgâr ol âleme, ‘esenlik’ dağıt…

Necip Fazıl, “Bir hoşça kala sığdırdı beni/ yere göğe sığdıramadığım!”

Sadece bir söz, ‘edep çerçevesiyle…’ bir içli nağmeye dönüşüyor. Sizleri, içten içe fetheden bir söz!

Bizler de diyoruz ki; ‘bahar kokulu içli söz söyle; her sözünde seher yelleri essin!’ 

Sözlerinle, ‘güven aşıla’ zarif, dantel misali işle sözü… 

Sıklıkla ne deriz, “tebessümü öğren, öfken dağılır!” Gökkubbe de gezinen bulutlara bak! Nasıl da, rahmet rahmet arza sağılır… Bir temiz içim su olur, bereket olur, hayat olur…

Şu arzda, ‘şefkate bezenmiş yürek yürüsün/ huzura çağıran seda yürüsün…’ 

Sizler, ne olur, ‘tebessüm deyip geçmeyin’ 

Toprak nasıl çorak oluyorsa, gönüllerde çorak olabiliyor!

Aman ha, gönüllere dikkat! Gönüllerden gözlere akarsu olsun… Aşk ile yaşarsın her dem o gözler…

“ağlayan gözle, ağlayan nağmeler…” içindeki bütün kiri, pası atar!

Yüzünüzde tebessüm eksik olmasın… Sözlerinizde, tebessüm kadar içli, içten, duyarlı, huzur ve güven verici olsun… 

Günümüzde bizleri en fazla da üzen, ‘somurtan yüzler…’ kadar, incitici sözler olmaktadır. 

Bizim Yunus ne der, “Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil/ Yetmiş iki millet dahi/ Elin yüzün yumaz değil!”

Hadis, Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır!” 

Namaz bizlere her halükarda, ‘edebi’ ve de ‘haddi bilmemizi öğreten’ aynı zamanda, bizleri kötülüklerden koruyan koruyucu bir zırhtır. 

A’DAN Z’YE…” başlıklı bir dörtlüğümle şöyle diyoruz, 

“Bedri, A’dan Z’ye samimiyet

Gönül penceresinde, iyi niyet

Dost ol, erdemli yüreklerle yürü

Bil ki, heybetini süsler hamiyet!”

Fırat’ın kıyısında oturdum… Bu şanlı nehrin vecd içerisinde akışına gözlerim daldı… Bir sevdalı, yürek akışıydı…

Vuslatı adımları düşündüm bir an! 

“Sabırla atılır adımlar

Tesbih, tesbih çekilir adımlar

Gonca gül gibi açılır adımlar

Adımlar, yüreğin kendisi

Sükûtun çağlayışı!”

Kâinat, her haliyle sizlere tebessüm ediyor…

Tebessümde, ışık var… Sevda dolu yürek var… Muhabbet var… Su kadar berrak, toprak kadar mütevazı, güneş kadar adil; ilmin, hikmetin marifeti var… Ezcümle, “tebessüm, hayattır!” Hayatı, güzelleştirme, insanı o hayat içerisinde, ‘erdemli bir duruşa…’ vasıl kılmadır.