Bedrettin KELEŞTEMUR


ÜÇ MAYIS DENİNCE

FİKİR BAHÇESİ


ÜÇ MAYIS DENİNCE

Bedrettin KELEŞTİMUR

Üç Mayıs 1944 tarihi denince, insanlık tarihinin en büyük ayıbı hafızalara gelecektir. 

2025 yılının 3 Mayıs tarihinde, “Türk Devletleri Teşkilatı…” Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı, ‘resmi sıfatı olan bir organizasyon’ Bu organizasyona; Macaristan, K.K.T.C, Türkmenistan ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) gözlemci ülkeler…

Nerelerden nerelere gelmişiz… 1944 tarihinde, “Hasan Ferit Cansever, Fethi Tevetoğlu, 

Alparslan Türkeş, Nurullah Barıman, Zeki Özgür Sofuoğlu, Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Nihal Atsız, Hüseyin Namık Orkun, Necdet Sancar, Saim Bayrak, İsmet Rasin Tümtürk, Cihat Savaş Fer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan, Yusuf Kadıgil, Cebbar Şenel, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Tanyu, Reha Oğuz Türkkan, Hamdi Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal, Sait Bilgiç…” 

Bütün bu güzel insanlar, “Irkçılık ve Turancılık davasından yargılanacaklar, suçlanacaklar, demir parmaklar arkasına konulacaklardı!” İnsanlık tarihinin de, en utanç duyulacağı yıllardı!

Fethi Gemuhluoğlu, Nihal Atsız için ne diyeceklerdi?

“Nihal Atsız’ın cenazesinde imam helallik istemek için orada bulunan cemaate, “bu mevtayı nasıl tanırdınız” diye sorunca; cenaze namazında bulunan Fethi Gemuhluoğlu şöyle diyeceklerdi; “ İmam Efendi, o musalla taşı olalı böyle er kişi görmedi!”

Ülkemin kahramanlar geçidine kurulan en bedbaht tuzaklarla yüzleştiğimiz yıllar… 

Rahmetli Hüseyin Nihal Atsız’a ithaf ettiğimiz bir şiirde şöyle diyorduk;

“Nerede ülkemde yiğitler burcu?/ İrfan ocağında dökelim harcı!/ Hal ehlinin gönlündesin ebedi 

Atsızlar tutar, Kürşat’ça nöbetti/ Lâkin haykırdı, her zaman dik durdu/ Âlem-i Türk'ün adsız neferleri / Tarih boyunca bitmez seferleri /Sizlerle yürüyecek büyük ülkü/Issız yüreklerin çığlığındayız…”

Elbette o karanlık günler için bizler de sözümüz söyleyeceğiz; “Göğe yükselen başlar, kirlenirse taş kesilir./ Terk-i diyâr edilen sevgi, hasrete nakkaş kesilir!” 

Gel, yedi iklime sor; Turan nedir? Turnalar bilir, dağlar ötesini… Kızılelma derken, titrer yüreğim. Bu bir, yürek sesidir; Malazgirt’te başlar…

Ha Turan demişiz, ha Kızılelma! Gün seninle doğsun, seninle batsın… Uygarlık yoludur bu, geri kalma! Hakkı haykır, kalplere huzur katsın…

1944’lerden, 2025’lere 89 yıl geçmiş… Üç nesil, bu garip trajediyi konuşmuş; bazen göğsü daralmış, bazen öfkeden yumruklarını sıkmış! Sular bile kendi doğal mecrasını bularak akmış…

Tevhit nuruyla Turan Ülkesi… Boyası, İslâm’ın Kur’an boyası! Gözlerim, gündüz-gece ufukları; Kızaran aslında, asrın mayası! Hilale vurgundur, gönlün sefası… 

Hilale vurgun olanlar, Türk Birliğine sevdalı olan yiğitlerdi, asrın kahramanlarıydı… Bizlerinde öyle değil mi? Aklım, fikrim, zikrim, Türk Birliğinde… Ey hamiyetli insan, ayağa kalk! Rahmet bulutları aksın dirliğine… Büyük ülkülerin bayrağıdır, halk! İman, ihlas boyası varlığında!

Bir an, dağları düşündüm, yüce dağları? Üzerimize atılan ağları… O ağlar, birer birer yırtılacak; Elbette doğacaktır, Türk’ün altın çağları…

“Belaya metin ol” der, ecdat… Kutlu davanın çetin yollarında! Nefsinden yana istemem, istimdat; Hür ol, vatanın sıcak kollarında… 

Gafil ne bilir, nur-u şahadeti? Yemeden, içmeden gayri yok adedi! Aşk ile sev vatanı, hürriyeti… Vatanın bağrında ara saadeti… 

Gördüm yüzsüzleri, yüz geri ettim! Tagutları, gönlümden sürgü ettim. Varım, varlığım, vatan bahçesi; Sevgi hamurunda yüz geri ettim…

Büyük ümitlerle, “Üç Mayıs’ın kahramanlarını bir daha yâd ettik… Ümit, köklü çınar ağacımız… Meyve devşirir, dört mevsim hayalim! İrade, ihlasla gayretim; Ta ezelden ümit var emelim…

Dostlar! Sabır, en ağır yükümü kaldırır. Metanet, içimde kale surları… Tahammül ilaç, ağrımı aldırır. Ümitle doğar, hayatın sırları… 

Uykusuz geceler; günün yorgun katığı… Düşlerin hıncında, dünün dargın yüzüğü… Yollar dert yüklü, günün argın tuzağı; Düştüm, düşeli yanarım, ikiyüzlülüğe…

Aşığım, tarihin kutlu yoluna… Hafızamın yüklü sandığı mazim! Lokman nasihati anlat, oğluna;

“Atiye adil nesil olsun zaman; Türkiye, ruhumun bütün ezberi…”

Üç Mayıs, bu milletin kıyamıdır… Saf duran gönüllerin aşk rahlesindeyiz… Üç Mayıs’ı anlat deseler; Sadece, bizlere ufuk açan, ‘kahramanlar geçidi’ derim.