Tarih: 06.02.2017 11:25

PKK´NIN SOSYOLOJİSİ VE ÖCALAN´IN KÜRTLERİ-2

Facebook Twitter Linked-in

PKK’nın sosyolojisi üzerine yazdıklarımızın ardından (PKK’nın Sosyolojisi ve Öcalan’ın Kürtleri-1), bu yapının kaynağını oluşturan Kürtlerin, Öcalan’ı ne kadar anlayıp anlamadığına bakmak faydalı olacaktır, çünkü Kürtler içinde Öcalan’ın söylediklerini dinleyen ve dinlemeyenler diye bir ayrım oluşuyor görünmektedir. Aslında temel ayrım “çözüm sürecine katkıda bulunanlar (Öcalan’ın Kürtleri)” ve “sürecin karşısında olanlar (Öcalan’a karşı Kürtler)” arasındaki diyalektiktir, bu diyalektik bir sentez doğuracaktır ama bu sentez hangi tarafın kazanacağının belirleyeceği bir sentez olacaktır, ümidimiz tabi ki sentezin Öcalan’ın Kürtleri tarafından kazanılmasıdır.

ÖCALAN’IN KÜRTLERİ

Öcalan’ın eserlerine baktığımızda genellikle karşımıza çıkan sosyalist ve Marksist metodolojik yaklaşımları içeren bir tablodur. Bu tabloyu analiz etmek pek de zor değildir çünkü Öcalan’ın dili, Marx’ı, sosyalizmi ve hümanizmi anlamakla kolayca çözülebilir. Bu akımların kullandığı kavramların Öcalan’ın dilindeki hâkimiyeti gözle görülmekle birlikte Öcalan’ın hemen hemen bütün konulara bu perspektifte yaklaşması onun sosyolojisinin temelini oluşturur. Kullandığı dil açısından pek de özgünlüğü bulunmayan ama bazı kesimler tarafından “fena sayılmayan” bu “izm” dolu jargon, Öcalan’ın söylemlerindeki değişime de imkân vermektedir, çünkü kavramların kendisi doğurgandır. Değişimin başladığı zihinde gerçekleşen bazı sosyolojik değişimler ya da evirilmeler, Radikal Kürt Hareketi’nin (RKH’nin) yukarıda değindiğimiz gibi evirilmesini de sağlamıştır, bunun ilk belirtisi ölümüne savaşılan bağımsız Kürdistan söylemindeki “federe” evirilmesidir. İşte tam bu aşamada RKH içinde de Öcalan’ı dinleyen Kürtler ve dinlemeyen Kürtler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Öcalan’ın Kürtleri olmayan diyebileceğimiz bu kesimler hala eski jargonla konuşmakta, önceki sosyalist/Marksist çizgiden hareket etmekte ve bağımsızlık peşinde koşmaktayken Öcalan’ın Kürtlerinin tam tersi tavırlar takındığını görebilmekteyiz. Öcalan’ın Kürtleri, kendisinin bahsettiği Demokratik Cumhuriyet’i anlamakta, çatı partisinin ne demek olduğunu bilmekte, sorunların savaşla çözülemeyeceğini fark etmiş olan ve aynı zamanda dar çerçeve yerine Newroz’da yapılan konuşma gereği evrensel bir perspektif taşımaktadırlar. Eski Kürtlerin anlayamadığı bu yeni değişimler, RKH’nin evirilmesini de şekillendirecek güçtedir, çünkü Newroz’da yapılan İslam vurgusu RKH’nin genel bir alana yayılmasını da hazırlamaktadır. Bu yayılım bir yandan normalleşmeyi tetiklerken bir yandan da Kürtlerdeki temel dinamikleri ortaya çıkarmakta ve bu dinamiklerin beraberinde safların belirginleşmesini de sağlamaktadır. İslamcı Kürtlerin, devrimci/sosyalist/Marksist Kürlerin, hem İslamcı hem devrimci Kürtlerin, seküler Kürtlerin ya da Alevi Kürtlerin de şekillenmesi veya nerede duracakları bu evirilmenin sonuçları olacaktır. Öcalan bir çıkış yolu sunmuştur ve bu çıkış yolu demokratik Cumhuriyet söylemine dayanan birleşik bir Türkiye ifadesidir; İslam’a açıktır, bağımsız Kürdistan talebi yoktur, eski dar kalıp sosyalist kavramlardan uzaktır ve öyle görünüyor ki Öcalan, bunun karşısında olan herkesin karşısındadır çünkü RKH’nin lideri olarak kalabilmesinin tek yolu budur. Bunun karşısında olan geleneksel Kürtlerin ise nasıl bir tavır takınacağı ya da Öcalan’ı anlayıp anlamayacağı ileri ki zamanda belli olacaktır.

SONUÇ

Öcalan da PKK da bir evirilme sürecinin içinde, bu sürecin nasıl ilerleyeceği ise sosyolojik açıdan net değildir, zaten net olması da beklenmemelidir çünkü postmodern belirsizliklerin yaşandığı şu an ki zaman diliminde net bir şeyler söylemek herhangi bir konuda uygun görülmemektedir. Lakin buna karşın Öcalan’ı anlayan ve RKH’nin geleceğini onun belirlediği yolda gören Kürtler ile geleneksel ve hala eski ütopik yaklaşımlarında vazgeçmeyen Kürtlerin nasıl bir yapı içinde birleşeceği, sorunların çözümünü belirleyecektir. Tabi ki burada etkin olan üçüncü faktör dindar Kürtlerdir, dindar Kürtlerin hangi yapı içinde nasıl konumlanacağı oldukça elzemdir. PKK’nin sosyolojisi Öcalan’ın söylemleriyle değişiyor ama Öcalan’ın söylemlerinin, Öcalan’ın Kürtleri dışında kalan Kürtler, oluşturulmak istenen yeni yapıya ne kadar dahil edeceğini zaman gösterecek. Bağımsız Kürdistan’dan Demokratik Cumhuriyet’e geçişi anlayamayanlar, PKK’nın ülkeyi terk etmesiyle sahipsiz kaldıklarını hissettikleri için “yeni yapıya” hangi gözle bakıyorlar bilmiyoruz ama ne Öcalan’ın otuz yıl önceki Öcalan, ne de PKK’nın otuz yıl önceki PKK olmadığı bildiğimiz en net gerçektir.

VAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İÇİN İKİNCİ NOT: Geçen yazımda (Dindar Kürtler ve Öcalan sempatisi (2)) Van Büyükşehir Belediyesi ile alakalı bir not düşmüştüm, Van’da sular bazı mahallelerde aralıklarla ama sürekli bir biçimde kesiliyor diye, bu kesintiler belli yerlerde hala devam ediyormuş. Önceki yazımda şehir efsanelerinin dolaştığını ifade etmiş ama açıklamamıştım, efsane şu: Kesintilerin özellikle AK Parti’ye oy veren mahallelerde olduğu söylenmektedir. Umarız Belediye başkanı Bekir Kaya bu konuyla bizzat ilgilenir ve böylesine hoş olmayan söylentiler birer hayal ürünü olarak kalır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —