GÖSTERİŞ İÇİN…
Bilgisizce, cahilâne bir şekilde dine saldıranlar…
Suçlamaların merkezinde, ‘dindarları gösterme…’ bedbahtlığını gösterenler!
Bizleri gerçekten üzüyor/ üzmektedir de…
Kur’an’da, namaz sureleri arasında okuduğumuz, “Maun Suresinin mealini…” onlarca/ veya yüzlerce defa dikkatle, büyük bir şuurla okumanızı arzu ederim.
“Dini (hesap gününü) yalanlayanı gördün mü?
İşte o, yetimi itip kakandır.
Yoksulu doyurmaya da teşvik etmez.
Artık vay o namaz kılanların haline!
Ki onlar, namazlarından gaflet edenlerdir (ona ehemmiyet vermezler)
Onlar ki, riyakârlık (gösteriş için ibadet) ederler!
Ve mâun’u (zekâtı) men ederler!”
Ankebut Suresi 45nci ayette de şöyle buyrulur;
“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı hakkıyla edâ et! Şüphe yok ki namaz, çirkin işlerden ve kötülüklerden (insanı) alıkoyar. (Namaz kılarak) Allah’ı zikretmek ise, elbette (her şeyden) en büyük ibadettir. Ve Allah ne yaparsanız bilir.”
Bir söz söylerken oturup düşüneceğiz!
Her birimizin bilmesi gereken, “İhsan…” diye bir kavram vardır.
İhsan sözlükte, “iyilik ve lütufta bulunmak…” anlamlarına geliyor.
Hz. Ali (kv.) “İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır!”
İhsan, “Allah’ı görüyor gibi ibadet etmektir!”
Artık şu ifadeleri bırakacağız, “falanca namaz kılıyor, ama!”
İşte, o ‘boğaza düğümlenen iki hece var ya!’
Bizleri uyarıyor… Bizleri ikaz ediyor!
Bir yan da namaz kılacak, beri tarafta ise ‘zekâtı men edecek’
Bir yanda namaz kılacak, beri tarafta ise ‘yetimi itip kakacak’
Bir yanda namaz kılacak, beri tarafta ise ‘yoksulu doyurmayı teşvik etmeyecek’
İşte bunlar, ‘büyük bir gaflet içerisinde olanlardır’
İşte bunlar, ‘riyakârlardır’
Bizim inancımız, ‘gösterişi men ediyor’
Bizlere, “orta yolu…” tavsiye ediyor.
Bizler, “namaz kılmakla mükellefiz…”
Namazı hakkıyla edâ edenler, ‘çirkin bir iş yapamaz’
Bilerek veya isteyerek, ‘hiçbir kimseye kötülük yapamaz’
İhsan kavramını öğrenelim…
İhsan, “Allah’ı görür gibi kulluk görevini ifa etmek!”
İnancımız bizlere, “takva sahibi olmamızı” emrediyor
A'raf Suresi 26.ncı ayette şöyle buyruluyor;
“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik.
Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır.
Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar. (diye onları insanlara verdik)
Takva elbisesi… Bizim asıl üzerimizi örtecek, ‘manevi elbisemizdir’
O elbisenin manasında ne vardır, “iyiliği emretmek, kötülükten menetmektir!”
Âl-i İmrân Suresi 110.ncu ayette şöyle buyrulur;
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (gerçi) içlerinde iman edenler var. (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.”
Allah Resul’ünün (sav) etrafında halkalanan Sahabe-i Kiram, “insanlık tarihinde gelmiş geçmiş en hayırlı ümmet…” Bizlere de, rol modeldir.
Aman ha! İslâm’a olan saldırıların kesinlikle karşısında olacağız.
İlimde, ihlastan, irfandan uzak cahilâne hiçbir tavra müsaade etmemeliyiz. Vallahi vebal altında kalırız.
Ve hele, ‘gösteriş içerisinde olanlara…’ gafillere de meydanı bırakmamalıyız.